Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.
|
Son Yorumlar |
dene7
Forum: DENEME
Son Yorum: admin
09-06-2020, 03:32 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 223
|
dene6
Forum: DENEME
Son Yorum: admin
09-05-2020, 12:52 PM
» Yorumlar: 1
» Okunma: 273
|
dene5
Forum: DENEME
Son Yorum: admin
09-05-2020, 12:43 PM
» Yorumlar: 2
» Okunma: 335
|
Tıbbi Laboratuvar
Forum: Linkler, Faydalı Siteler
Son Yorum: the
03-26-2019, 04:31 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 758
|
Canlı Sohbet
Forum: Linkler, Faydalı Siteler
Son Yorum: the
02-23-2019, 03:56 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,165
|
dosya upload & download s...
Forum: Linkler, Faydalı Siteler
Son Yorum: the
02-23-2019, 03:54 AM
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,188
|
aaaa
Forum: DENEME
Son Yorum: admin
09-25-2018, 03:15 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 4,132
|
deneme
Forum: Evden Çalışmak Ve İş Yapmak isteyenler,
Son Yorum: admin
09-05-2018, 05:21 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 30,860
|
deneme
Forum: Evden Çalışmak Ve İş Yapmak isteyenler,
Son Yorum: admin
01-16-2017, 02:13 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 9,021
|
deneme3
Forum: Reklamlar
Son Yorum: admin
06-02-2016, 07:02 PM
» Yorumlar: 1
» Okunma: 2,899
|
|
|
bir olay ve bir şaka |
Yazar: admin2 - 11-06-2007, 06:50 PM - Forum: FIKRALAR, komik resimler-videolar, komik yazıyar
- Yorum Yok
|
![](https://iyibirisi.10tl.net/images/default_avatar.png) |
Geçen hafta yoğun bir günde Akbank şubesinde yaşanan bir diyaloğ:
55-60 yaşlarında çek tahsili için bekleyen bir müşteriye kart pazarlamak isteyen stand görevlisi sorar
- Bey efendi bakabilirmisiniz Axesiniz varmı acaba?
müşteri omuz hizasından ters ters soru soran kıza bakar..... kız tekrar ısrarla sorar...
-Axesiniz varmı acaba ? adam sinirli bir şekilde kıza bağırmaya başlar.
- sana ne benim abdesimden.. abdesim vardır, yoktur..camiye mi geldik ? bankaya geldik der ve sinirli bir şekilde çıkar gider.
--------------------------------------------------------------------------------
üniversitede okuyan öğrenciler yeni gelenlere hep şaka yapıyolarmış.Yeni bi çocuk gelmiş demişler aralarında buna nasıl bi şaka yapsak falan.. sonra bulmuşlar işte saka.. gitmişler yeni gelen cocuğa demişlerki "arkadasım biz bi arkadasımza saka yapacağız bize yardımcı olurmusun?.. oda kabul etmiş.. ve nasıl yapacaz bu sakayı fln demş.. şakacı ccklarda demşlerki biz seni morga götürcez orda morga yatcaksın.. saka yapcgmz arkadas gelince yattgn yerden kalkıp sigarayı gösterip ateşin vr mı diceksn demşler..cck önce brz korkmş morgdan ama daha sonra kabl etmş.. saka gunu gelmşş cocuk morga yatmış.. beklemş 30 dk fln gelen giden yok.. sıkılmşş haliylee biraz da korkmş ölülerin içindeim die.. tam kalkmş yattıgı yerden morgdaki btn kapaklar acılmş aynı anda ve hepsnin elinde sigara paketiyle "-ateşin vr mı abi..?" demşler ve bunlar sakacı ccklarmş.. cocuk şoka grmş.. yaklaşk bi hafta kdr konusamamşş..
|
|
|
çatlak testi |
Yazar: admin2 - 11-06-2007, 06:46 PM - Forum: Laklak
- Yorum Yok
|
![](https://iyibirisi.10tl.net/images/default_avatar.png) |
ÇATLAK TESTİ
Çin'de bir adam, her gün boynuna dayadığı kalın sopanın iki ucuna astığı
testilerle dereden su taşırmış evine.. Bu testilerden
birinin yan kısmında çatlak varmış... Diğeri ise hiç kusursuz ve
çatlaksızmış; ve her seferinde bu kusursuz testi adamın doldurduğu suyun
tümünü taşır, ulaştırırmış eve..Ama her zaman boynunda taşıdığı testilerden
çatlak olanı eve yarım; diğeri dolu olarak varırmış iki sene her gün bu
şekilde geçmiş. Adam her iki testiyi suyla doldururmuş ama evine vardığında
sadece 1,5 testi su kalırmış...Tabi ki kusursuz, çatlaksız testi vazifesini
mükemmel yaptığı için çok gururlanıyormuş. Fakat zavallı çatlak olan
kusurlu testi, çok utanıyormuş. Doldurulan suyun sadece yarısını eve
ulaştırabildiği için de çok üzülüyormuş. İki yılın sonunda bir gün,
görevini yapamadığını düşünen çatlak testi,ırmak kenarında adama şöyle
demiş:
"Kendimden utanıyorum. şu yanımdaki çatlak nedeniyle, sular eve gidene kadar
akıp gidiyor.." Adam gülümseyerek dönmüş testiye; "Göremedin mi? Yolun
senin tarafında olan kısmı çiçeklerle dolu.
Fakat kusursuz testinin tarafında hiç yok.Çünkü ben başından beri senin
kusurunu, çatlaklığını biliyordum..Senin tarafına çiçek tohumları ektim.. Ve
hergün o yolda ben su taşırken,sen onları suladın.. 2 senedir o güzel
çiçekleri toplayıp,masamı süslüyorum. Sen kusursuz olsaydın, o çatlağın
olmasaydı evime böyle güzellik ve zarafet veremeyecektim" diye cevap vermiş.
Aslında hepimiz birer çatlak testiyiz Her birimizin kendine has kusurları
vardır. Fakat sahip olduğumuz bu kusurlar ve çatlaklardır hayatlarımızı
ilginç yapan,mükafatlandıran, renklendiren..
Etrafımızdaki her kişiyi,oldukları gibi kabullenin.. Onlardadaki kusurları
değil, içlerindeki güzellikleri görün...
|
|
|
Yargının Özelleştirilmesi ve Çok Hukukluluk |
Yazar: admin2 - 10-25-2007, 01:41 AM - Forum: HUKUK
- Yorum Yok
|
![](https://iyibirisi.10tl.net/images/default_avatar.png) |
Yargının Özelleştirilmesi ve Çok Hukukluluk
Av. Başar YALTI İstanbul Barosu Avukatı
"Koruyucu hukuk" adına, insan hakları çerçevesinde gelişen hukuk normlarını bir tür kadı görevini yapacak arabulucunun keyfi değerlendirmesine terk ederseniz belki çok hukukluluk özlemine ulaşırsınız, ancak adaleti, güçlülerin kolayca delip geçtikleri zayıfların takılıp kaldıkları bir örümcek ağına çevirmiş olursunuz.
60. hükümet programında; "İhtilafları çıkmadan önlemek amacıyla 'koruyucu hukuk' uygulamaları daha da geliştirilecektir" taahhüdünde bulunulduktan sonra, "Uyuşmazlıkların hızlı, basit, az giderle ve etkin bir şekilde çözülmesini sağlamak ve böylece yargı organlarının iş yükünü azaltmak amacıyla, özellikle hukuki uyuşmazlıklarda alternatif çözüm yollarını öngören yasal düzenlemeler yapılacaktır" denilmektedir. Gazetelerde daha sonra yer alan bu konudaki haberlere göre, hukuksal uyuşmazlıklarda alternatif çözüm yollarına örnek olarak Avusturya modeli gösterilmekte, benzer uygulamanın Türkiye'de yerleştirilmesi için yasa çıkartılacağı belirtilmektedir. Gazete haberlerine göre; "Boşanma, nafaka, mal paylaşımı, miras gibi her türlü özel hukuk anlaşmazlıklar(ını) hÖ¢kim önüne gitmeden taraflar anlaşıp 'arabulucu' (mediatör) önünde çözecek". 'Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun Tasarısı' tartışmaya açılmış bulunmamaktadır. Tarafımızdan incelenen bu tasarıda gazete haberlerindeki "mahkemesiz adalet" projesine uygun bir özellik görülmemiştir.
Devletin temel üç yetkisinden birisi olan yargılama, yine devletin varlık nedenleri arasında bulunan adaleti sağlama görevinin bir gereği ve sonucudur. Peşin olarak belirtmeliyiz ki, 60. hükümet programında yeni bir "buluş" gibi sunulan arabuluculuk, adaletin yerine getirilmesinde yararlı olmayacağı gibi, böyle bir uygulama, bazı kesimlerce bir özlem olarak arzulanan çok hukukluluğu hayata geçirmenin gizlenmiş yöntemi olarak kullanılabilecektir.
Tahsin Yücel , "Gökdelen" adlı romanında, İstanbul'u New York gibi gökdelenler kenti haline getirmeyi kafasına koymuş zengin müteahhidin, bu hedefine ulaşmasına engel olan mahkemelerin aşılması için, ünlü avukatının ortaya attığı yargının özelleştirilmesi konusunu, fantastik ancak gerçekçi bir kurgu çerçevesinde işlemiştir. Roman, her şeyin özelleştirildiği bir ortamda tek kamusal faaliyet olarak yürütülen yargının özelleştirilmesine hükümetin nasıl dört elle sarıldığı, bu çerçevede yer alan ilişkiler ağını başarıyla işlemektedir. Ancak, özelleştirmeler sonucu ortaya çıkan aşırı yoksulluk ve zenginlik, yılkı atları gibi doğaya terk edilmiş milyonlarca "yılkı adamlarını" yaratmış, özelleştirme yanlılarınca bile bu kadarı da olamaz dedirten sistem, sonuçta yılkı adamları tarafından çökertilmiştir.
"Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun Tasarısı" yla yapılmak istenilen aslında yargının bir tür özelleştirilmesidir. Adında 'adalet' olan iktidar partisinin, toplumsal yapımıza ve devlet geleneğine uymadığı açık olan böylesine uçuk projelerle adalet dağıtılamayacağını kendisinin de bildiğini sanıyoruz. Çünkü mevcut hukuk sistemimizde uzlaştırma amacıyla yapılan düzenlemeler zaten bulunmaktadır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası'nda yer alan tahkim, Avukatlık Yasası'nın 35/A maddesinde yer alan uzlaştırma ve son olarak Ceza Muhakemesi Yasası'nda yer verilen uzlaştırma kurumları, belli uyuşmazlıkların mahkemeler dışında çözümünü mümkün kılmaktadır. Ancak, var olan bu kurumların işlemediği, vatandaşların bu kurumlara itibar etmediği, uygulamanın ve istatistiklerin ortaya koyduğu kesin bir gerçekliktir. Öyleyse bu tür önerilerde ısrarcı olunmasının nedenini, başka yerlerde aramak gerekiyor.
Bu bakımdan bizi endişelendiren sorun, "Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun Tasarısı" nda yer almayan ancak gazete haberlerinde yer verilen, "boşanma, nafaka, mal paylaşımı, miras" konularında arabulucuya başvurulacağı ve arabulucunun vereceği kararın mahkeme kararı hükmünde olacağı hususudur.
Yapılmak istenen, Türk hukuk devriminin temelinde yer alan laik hukuk anlayışının temeli olan Türk Medeni Kanunu'nun ortadan kaldırılmasıdır. Böylece, laik esaslara göre düzenlenmiş olan Türk yurttaşlık hukuku, bu özelliğini yitirecek, özellikle evlenme, boşanma, miras konuları özelleştirilmekle Cumhuriyetin temelini oluşturan laiklik büyük yara alacaktır. Tasarıya göre, arabulucu olarak seçilecek kişilerin hukukçu olmalarına bile gerek duyulmamıştır. Bu durumda "herkes" arabulucu olabilecek, büyük olasılıkla taraflar arabulucularını seçtiği gibi, kendilerine uygulanacak kuralları da belirleyecektir. Herkesin kendi hukukunu seçmesi anlamına da gelecek olan bu uygulama sonucunda, en az ülke birliği ve bayrak birliği kadar önemli olan hukuk birliği ortadan kalkacaktır. Bazı çevrelerin Medine Sözleşmesi özlemi böylece hayata geçecektir.
Hukukun aydınlanma sonucu ortaya çıkan modern yaşam biçiminin toplumsallaştırılmasında araçsal bir işlev gördüğü bilinmektedir. Cumhuriyet temellendirilirken, aynı işlev yapılan köklü değişimlerle Türk hukukuna da yüklenmiş, bu çerçevede, laik yaşam biçimini yerleştirmek üzere Türk Medeni Kanunu ve birçok yasa yürürlüğe konulmuştur. Atatürk , aydınlanmanın temelinde bulunan akılcılığı esas alan sayısız uygulamayı toplumsal yaşama geçirerek toplumda zihinsel bir çağ değişimini amaçlamış, bu amacı gerçekleştirmek üzere hukukta da devrim yapmıştır.
Hukukun modernitenin yerleştirilmesi işlevine yönelik eleştiriler elbette yapılmıştır. Ancak, her şeyin rasyonel olarak tasarlandığı ve insanı soyut bir varlık olarak ele alan pozitivist hukuk anlayışına, bu mekanik tutumu nedeniyle yöneltilen haklı eleştirilerin, bireyi ve toplumu özgürleştirme ve adaleti gerçekleştirme adına bugün yapılan kerameti kendinden menkul düzenlemelerle bir ilgisi bulunmamaktadır. Türkiye'de modernleşme süreci kesintiye uğrayarak tam olarak gerçekleştirilemediğinden, (dinsel, etnik ve feodal bağlar tam olarak çözülemediğinden) hukukun, modernleşmenin tamamlanmasına hizmet eden işlevini ortadan kaldıracak şekilde özelleştirilmesi, özgürlük yerine bağımlılığı, eşitlik yerine adaletsizlik sonucunu doğuracak, kişilerin cemaatçi bağımlılıkları artacaktır.
Ankara Hukuk Mektebi'nin açılışında yaptığı konuşmada, "köhne hukuk erbabının" Cumhuriyetin en sinsi can düşmanı olduğunu belirten Atatürk, bu kişilerin devrimci ülküleri mahkÖ»m etmek için sindikleri yerden fırsat kolladıkları saptamasında bulunmuştur.
"Koruyucu hukuk" adına, insan hakları çerçevesinde gelişen hukuk normlarını bir tür kadı görevini yapacak arabulucunun keyfi değerlendirmesine terk ederseniz belki çok hukukluluk özlemine ulaşırsınız, ancak adaleti, güçlülerin kolayca delip geçtikleri zayıfların takılıp kaldıkları bir örümcek ağına çevirir, laik hukuk sistemini de bütünüyle yok edersiniz.
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi 27.09.2007
|
|
|
Arabuluculuk kanunu |
Yazar: admin2 - 10-25-2007, 01:40 AM - Forum: HUKUK
- Yorum Yok
|
![](https://iyibirisi.10tl.net/images/default_avatar.png) |
TASARI ADALET BAKALINLIğI TARAFINDAN GÖRÜE AÇILMIşTIR
LüTFEN GÖRÜLERİNİZİ YAZINIZ.
BİRİNCİ BÖLüM
Kapsam ve Tanımlar
Uygulanma alanı
MADDE 1- (1)Bu Kanun, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri işlerden kaynaklanan hukuk uyuşmazlıklarında uygulanır.
Tanımlar
MADDE 2- (1) Bu Kanunun uygulanmasında;
a) Arabuluculuk: Dava açılmasından önce yahut davanın görülmesi sırasında, sistematik teknikler uygulayarak, tarafları görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, uzman eğitimi almış, tarafsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarÖ® olarak yürütülen faaliyeti,
b) Arabulucu: Arabuluculuk faaliyetini yürüten ve Bakanlıkça düzenlenen arabulucular siciline kaydedilmiş bulunan gerçek kişiyi,
c) Bakanlık : Adalet Bakanlığını,
ç) Daire Başkanlığı : Arabuluculuk Daire Başkanlığını,
d) Genel Müdürlük : Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünü,
e) Kurul : Arabuluculuk Kurulunu,
f) Sicil : Arabulucular sicilini,
ifade eder.
İKİNCİ BÖLüM
Arabuluculuğa İlişkin Temel İlkeler
İradÖ® olma ve eşitlik
MADDE 3- (1) Taraflar, arabulucuya başvurmak, süreci devam ettirmek, sonuçlandırmak veya bu süreçten vazgeçmek konusunda serbesttirler.
(2) Taraflar gerek arabulucuya başvururken gerekse tüm süreç boyunca eşit haklara sahiptir.
Gizlilik
MADDE 4- (1) Taraflarca aksi kararlaştırılmamışsa arabulucu, arabuluculuk faaliyeti çerçevesinde kendisine sunulan veya diğer bir şekilde elde ettiği bilgi ve belgeleri gizli tutmakla yükümlüdür.
(2) Taraflar, arabuluculuk faaliyetinin gizli kalması konusunda anlaşmışlarsa, bu konudaki gizliliğe de uymak zorundadırlar.
Arabuluculuk faaliyetiyle ilgili beyan veya belgelerin kullanılamayacağı hÖ¢ller
MADDE 5- (1)Taraflar, arabulucu veya arabuluculuk faaliyetine katılanlar da dahil üçüncü bir kişi, uyuşmazlıkla ilgili olarak yargı yoluna başvurulduğunda, aşağıdaki beyan veya belgeleri delil olarak ileri süremez ve bunlar hakkında tanıklık yapamaz:
a) Taraflarca yapılan arabuluculuk daveti veya bir tarafın arabuluculuk faaliyetine katılma isteği.
b) Uyuşmazlığın arabuluculuk yolu ile sona erdirilmesi için tarafça ileri sürülen görüşler ve teklifler.
c) Arabuluculuk faaliyeti esnasında, tarafça ileri sürülen öneriler veya herhangi bir vakıa veya iddianın kabulü.
ç) Sadece arabuluculuk faaliyeti dolayısıyla hazırlanan belgeler.
(2) Birinci fıkra hükmü, beyan veya belgenin şekline bakılmaksızın uygulanır.
(3) Birinci fıkrada belirtilen bilgilerin açıklanması, mahkeme, hakem veya herhangi bir idarÖ® makam tarafından istenemez. Bu beyan veya belgeler, birinci fıkrada öngörülenin aksine, delil olarak sunulmuş olsa dahi, hükme esas alınamaz. Ancak, söz konusu bilgiler bir kanun hükmü tarafından emredildiği veya arabuluculuk tutanağının uygulanması ve icrası için gerekli olduğu ölçüde açıklanabilir.
(4) Bu maddenin yukarıdaki fıkraları, hukuk davalarında ve tahkimde, arabuluculuğun konusuyla ilgili olup olmadığına bakılmaksızın uygulanır.
(5) Birinci fıkrada belirtilen sınırlamalar saklı kalmak koşuluyla, hukuk davalarında ve tahkimde ileri sürülen caiz deliller, sadece arabuluculukta sunulmaları sebebiyle kabul edilemeyecek deliller haline gelmez.
üÇüNCü BÖLüM
Arabulucuların Hak ve Yükümlülükleri
Unvanın kullanılması
MADDE 6 - (1) Sicile kayıtlı olan arabulucular, arabulucu unvanını ve bu unvanın sağladığı yetkileri kullanma hakkına sahiptir.
(2) Arabulucu, arabuluculuk faaliyeti sırasında bu unvanını belirtmek zorundadır.
ücret ve masraf isteme hakkı
MADDE 7- (1) Arabulucu yapmış olduğu faaliyet karşılığı ücret ve masraf isteme hakkına sahiptir. Arabulucu, ücret ve masraf için avans da talep edebilir.
(2) Taraflarca aksi kararlaştırılmadığı sürece arabulucunun ücreti, faaliyetin sona erdiği tarihte yürürlükte bulunan Arabulucu AsgarÖ® ücret Tarifesine göre belirlenir. Aksi kararlaştırılmadıkça ücret ve masraf taraflarca eşit olarak karşılanır.
(3) Arabulucu, arabuluculuk sürecine ilişkin olarak belirli kişiler için arabuluculuk yapma veya belirli kişileri tavsiye etmenin karşılığı olarak ücret alamaz. Bu yasağa aykırı işlemler batıldır.
Taraflarla görüşme ve iletişim kurma
MADDE 8- (1) Arabulucu, tarafların her biri ile ayrı ayrı veya her ikisiyle aynı anda görüşebilir veya iletişim kurabilir.
Görevin özenle ve tarafsız biçimde yerine getirilmesi yükümlülüğü
MADDE 9- (1) Arabulucu görevini özenle, tarafsız bir biçimde ve şahsen yerine getirir.
(2) Arabulucu olarak görevlendirilen kimse, tarafsızlığından şüphe edilmesini gerektirecek önemli hÖ¢l ve şartların varlığı hÖ¢linde bu hususta tarafları bilgilendirmekle yükümlüdür. Ancak bu açıklamaya rağmen taraflar, arabulucudan birlikte talep ederlerse, arabulucu bu görevi üstlenebilir yahut üstlenmiş olduğu görevi sürdürebilir.
(3) Arabulucu, taraflar arasında eşitliği gözetmekle yükümlüdür.
Tarafları aydınlatma yükümlülüğü
MADDE 10- (1)Arabulucu, faaliyetin başında, tarafları arabuluculuğun esasları, süreci ve sonuçları hakkında gerektiği gibi aydınlatmakla yükümlüdür.
Aidat ödeme yükümlülüğü
Madde 11Ö¢â¬â (1) Arabuluculardan sicile kayıtlarında giriş aidatı ve her yıl için yıllık aidat alınır.
(2) Giriş ve yıllık aidatlar, 06/08/1997 tarihli ve 4301 sayılı Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumunun Kuruluş ve İdaresine İlişkin Kanun ile kurulan Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu hesabında toplanır ve burada nemalandırılır.
(3) Giriş ve yıllık aidatlar ile nemaları görev alanında harcanmak üzere Daire Başkanlığına tahsis olunur.
DÖRDüNCü BÖLüM
Arabuluculuk Faaliyeti
Arabuluculuk faaliyetinin başlaması
MADDE 12- (1) Taraflar dava açılmadan önce veya davanın görülmesi sırasında arabulucuya başvurma konusunda anlaşabilirler. Mahkeme de tarafları arabulucuya başvurmak konusunda aydınlatıp, teşvik edebilir.
(2) Mevcut uyuşmazlıklar için arabuluculuk faaliyeti, taraflardan birisinin arabuluculuk teklifini diğer tarafın kabul etmesi ile başlar.
(3) Aksi kararlaştırılmadıkça taraflardan birisinin arabulucuya başvuru teklifine otuz gün içinde olumlu cevap verilmez ise bu teklif reddedilmiş sayılır.
Arabulucunun seçilmesi
MADDE 13- (1) Başkaca bir usul öngörülmemişse, arabulucu veya arabulucular taraflarca seçilir.
(2) Aksi kararlaştırılmadıkça bir kişi arabulucu olarak seçilir.
Arabuluculuk faaliyetinin yürütülmesi
MADDE 14- (1) Arabulucu seçildikten sonra, tarafları en kısa sürede ilk toplantıya davet eder.
(2) Taraflar, arabuluculuk usulünü serbestçe kararlaştırabilirler.
(3) Taraflarca kararlaştırılmamışsa arabulucu; uyuşmazlığın niteliğini, tarafların isteklerini ve uyuşmazlığın hızlı bir şekilde çözümlenmesi için gereken usul ve esasları göz önüne alarak arabuluculuk faaliyetini yürütür.
Arabulucuya başvurunun sürelere etkisi
MADDE 15- (1) Dava açılmadan önce arabulucuya başvuru hÖ¢linde, arabulucunun tarafları ilk toplantıya davet etmesi ve taraflarla arabulucu arasında faaliyetin sürdürülmesi konusunda anlaşmaya varılıp bu durumun bir tutanakla belgelendirildiği tarih itibariyle zamanaşımı ve arabuluculuk sürecinin konusu olan hak ve taleplerin ileri sürülmesine ilişkin diğer süreler durur.
(2) Mahkemenin tarafları arabuluculuğa davetinin taraflarca kabul edilmesi veya tarafların arabulucuya başvurma konusunda anlaşmaya vardıklarını beyan etmesi üzerine, arabulucuya başvuru için, mahkemece süre verildiği andan itibaren birinci fıkradabelirtilen süreler durur.
Arabuluculuk faaliyetinin sonuçlanması
MADDE 16- (1) Aşağıda belirtilen hÖ¢llerde arabuluculuk faaliyetinin sona erdiği kabul edilir:
a) Arabuluculuk tutanağının imzalanması.
b) Taraflara danışıldıktan sonra arabuluculuk için daha fazla çaba sarf edilmesinin gereksiz olduğunun arabulucu tarafından tespit edilmesi.
c) Taraflardan birinin karşı tarafa veya arabulucuya, arabuluculuk faaliyetinden çekildiğini bildirmesi.
ç) Tarafların anlaşarak arabuluculuk faaliyetini sona erdirmesi.
(2) Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların uzlaştıkları, uzlaşamadıkları veya arabuluculuk faaliyetinin nasıl sonuçlandığı, arabulucu tarafından düzenlenen ve arabulucu, taraflar veya vekillerince imzalanan bir tutanak ile belgelendirilir.
(3) Arabuluculuk faaliyeti sonunda düzenlenen tutanağa, faaliyetin sonuçlanması dışında hangi hususların yazılacağına taraflar karar verir. Arabulucu, bu metin ve ortaya çıkaracağı sonuçlar konusunda, taraflara gerekli açıklamaları yapar.
(4) Arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi hÖ¢linde, arabulucu, bu faaliyete ilişkin kendisine yapılan bildirimi, tevdi edilen ve elinde bulunan belgeleri, ikinci fıkraya göre düzenlenen tutanağı beş yıl süre ile saklamak zorundadır.
Uzlaşma
MADDE 17- (1) Arabuluculuk faaliyeti sonucunda varılan uzlaşmanın kapsamı ve şekli taraflarca belirlenir.
(2) Arabuluculuk faaliyeti sonucunda tarafların uzlaşmaya varmaları hÖ¢linde, bir uzlaşma belgesi düzenlenir ve bu belge arabulucu, taraflar veya vekilleri tarafından imzalanmakla, ilÖ¢m niteliğinde belge sayılır. Bu belgenin düzenlenmesi ve onaylanması, damga vergisinden ve harçtan muaftır.
(3) Arabulucu, tarafların anlaşması hÖ¢linde, arabuluculuk sürecinin sonunda varılan anlaşmanın uygulanmasında görev alabilir.
BEşİNCİ BÖLüM
Arabulucular Sicili
Arabulucular sicilinin tutulması
MADDE 18- (1) Daire Başkanlığı, özel hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk yapma yetkisini kazanmış kişilerin sicilini tutar. Bu sicilde yer alan kişilere ilişkin bilgiler, Daire Başkanlığı tarafından elektronik ortamda da duyurulur.
(2) Arabulucular sicilinin tutulmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça hazırlanacak yönetmelikte düzenlenir.
Arabulucular siciline kayıt şartları
MADDE 19- (1) Sicile kayıt, ilgilinin Daire Başkanlığına yazılı olarak başvurması üzerine yapılır.
(2) Arabuluculuk siciline kaydedilebilmek için;
a) Türk vatandaşı olmak,
b) Otuz yaşını tamamlamak ve tam ehliyetli olmak,
c) Taksirli suçlar dışında herhangi bir sabıkası bulunmamak,
ç) Arabuluculuk eğitimini tamamlamak ve Bakanlıkça yapılan yazılı ve uygulamalı sınavda başarılı olmak,
gerekir.
(3) Arabulucu, sicile kayıt tarihinden itibaren faaliyetine başlayabilir.
Arabulucular sicilinden silinme
MADDE 20- (1) Daire Başkanlığı, arabuluculuk için aranan koşulları taşımadığı hÖ¢lde sicile kaydedilen veya daha sonra bu koşulları kaybeden arabulucunun kaydını siler.
(2) Daire Başkanlığı, bu Kanunun öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmediğini tespit ettiği arabulucuyu yazılı olarak uyarır; bu uyarıya uyulmaması hÖ¢linde arabulucunun savunmasını aldıktan sonra, gerekirse adının sicilden silinmesini KurulÖ¢â¬â¢dan talep eder.
(3) Arabulucu, arabulucular sicilinden kaydının silinmesini her zaman isteyebilir.
ALTINCI BÖLüM
Eğitim ve Eğitim Kuruluşları
Arabuluculuk eğitimi
MADDE 21- (1) Arabuluculuk eğitimi, dört yıllık lisans eğitiminin tamamlanmasından sonra alınan, arabuluculuk faaliyetinin yürütülmesiyle ilgili temel bilgiler, iletişim teknikleri, müzakere ve uyuşmazlık çözüm yöntemleri ve davranış psikolojisi ile yönetmelikte gösterilecek olan diğer teorik ve pratik bilgileri içeren ve asgari yüzelli saatlik eğitimi ifade eder.
(2) Hukuk lisans diplomasına sahip olmayan kimselerin arabuluculuk eğitimini tamamlamış sayılmaları için, yüz saatlik temel hukuk eğitimini de almış olmaları gerekir.
Eğitim kuruluşlarına izin verilmesi
MADDE 22- (1) Arabuluculuk eğitimi verecek olan kuruluşlar Daire BaşkanlığıÖ¢â¬â¢ndan izin almak zorundadır. Daire Başkanlığı tarafından izin verilen eğitim kuruluşlarının listesi elektronik ortamda yayımlanır.
(2) İzin için yazılı olarak başvurulur. Bu başvuruda eğitim programı, eğiticilerin sayısı ve uzmanlıkları ile eğitim kuruluşu veya eğitim programının finansman kaynakları hakkında gerekçeli bilgi verilir.
(3) Başvuruda sunulan belgelere dayalı olarak, eğitimin amacına ulaşacağı ve eğitim kuruluşlarında eğitim faaliyetinin devamlılığının sağlanacağı tespit edilirse, ilgili eğitim kuruluşuna en çok üç yıl için geçerli olmak üzere izin verilir.
İzin süresinin uzatılması
MADDE 23- (1) Sicile kayıtlı olan bir eğitim kuruluşu kayıt süresinin bitiminden en erken bir yıl ve en geç üç ay önce, sicildeki kaydının geçerlilik süresinin uzatılmasını yazılı olarak talep edebilir. Eğitim kuruluşunun 25 inci maddeye göre sunduğu raporlardan, arabuluculuk eğitiminin başarılı şekilde devam ettiğinin anlaşıldığı ve 26 ncı maddede belirtilen sebeplerin bulunmadığı hÖ¢llerde, verilmiş bulunan iznin geçerlilik süresi her defasında üç yıl uzatılabilir. Eğitim kuruluşu, süresi içinde yaptığı başvuru hakkında karar verilinceye kadar listede kayıtlı kalır.
Arabuluculuk yetki belgesi
MADDE 24- (1) Eğitim kuruluşları, eğitimlerini başarıyla tamamlayan kişilere arabuluculuk eğitimini tamamladıklarına dair bir belge verir.
Daire Başkanlığına bilgi verme yükümlülüğü
MADDE 25- (1) Eğitim kuruluşları, Ocak ayında bir önceki yıl içinde gerçekleştirdikleri eğitim faaliyetinin kapsamı, içeriği ve başarısı konusunda Daire Başkanlığına bir rapor sunar.
Eğitim kuruluşuna verilen iznin iptali
MADDE 26- (1) Aşağıdaki hÖ¢llerde, eğitim kuruluşuna verilmiş olan izin, Daire BaşkanlığıÖ¢â¬â¢nın talebi üzerine Kurul tarafından iptal edilir:
a) İzin verilebilmesi için aranan şartlardan birinin ortadan kalkmış veya mevcut olmadığının tespit edilmiş olması,
b) Eğitimin yeterli şekilde verilememesi,
c) Arabuluculuk yetki belgelerinin düzenlenmesinde sahtecilik veya önemli hatalar yapılması,
ç) 25 inci maddedeki rapor verme yükümlülüğünün yapılan ihtara rağmen yerine getirilmemesi,
d) Eğitim faaliyetinin devamlılığının sağlanmadığının tespit edilmesi.
YEDİNCİ BÖLüM
Kuruluş ve Görevler
Kuruluş
MADDE 27- (1) Bu Kanunda belirtilen görevleri yerine getirmek üzere, Genel Müdürlük bünyesinde Arabuluculuk Daire Başkanlığı kurulur.
(2) Arabuluculuk hizmetlerine ilişkin olarak bu Kanunda belirtilen görevleri yerine getirmek üzere, Bakanlık bünyesinde Arabuluculuk Kurulu oluşturulur.
TeşkilÖ¢t
MADDE 28- (1) Arabuluculuk hizmetleri, Bakanlık merkez teşkilÖ¢tında Daire Başkanlığı tarafından yürütülür.
Daire Başkanlığı
MADDE 29- (1) Daire Başkanlığı, bir daire başkanı, yeteri kadar tetkik hÖ¢kimi, denetim görevlisi ve diğer uzman personelden oluşur.
Daire Başkanlığının görevleri
MADDE 30- (1) Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Arabuluculuk hizmetlerinin düzenli ve verimli olarak yürütülmesini sağlamak.
b) Arabuluculukla ilgili yayın yapmak, bu konudaki bilimsel çalışmaları teşvik etmek ve desteklemek.
c) Kurulun çalışması ile ilgili her türlü karar ve işlemi yürütmek ve görevleri ile ilgili bakanlık, diğer kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kamu yararına çalışan vakıf ve dernekler ile uygun görülen gönüllü gerçek ve tüzel kişilerle işbirliği yapmak.
ç) Arabuluculuk kurumunun tanıtımını yapmak, bu konuda kamuoyunu bilgilendirmek, ulusal ve uluslararası kongre, sempozyum ve seminer gibi bilimsel organizasyonları düzenlemek veya desteklemek.
d) ülke genelinde arabuluculuk uygulamalarını izlemek, ilgili istatistikleri tutmak ve yayımlamak.
e) Arabuluculuk eğitimi verecek kuruluşlar tarafından bu amaçla yapılan başvuru ile sicildeki kaydın geçerlilik süresinin uzatılması talebini karara bağlamak, arabuluculuk eğitimi verecek eğitim kuruluşlarını listelemek ve elektronik ortamda yayımlamak.
f) Arabulucu sicilini tutmak, sicile kayıt taleplerini karara bağlamak, 20 nci maddenin bir ve üçüncü fıkraları kapsamında arabulucunun sicilden silinmesine karar vermek ve bu sicilde yer alan kişilere ilişkin bilgileri elektronik ortamda duyurmak.
g) Denetim görevlileri aracılığıyla arabulucuların denetimini yapmak.
ğ) Arabulucular tarafından arabuluculuk hizmetlerinin sonucunda düzenlenen belgelerinin kayıtlarını tutmak ve birer örneklerini saklamak.
h) Görev alanına giren kanun ve düzenleyici işlemler hakkında inceleme ve araştırma yaparak Genel Müdürlüğe öneride bulunmak.
ı) Yıllık faaliyet raporunu ve izleyen yıl faaliyet planını hazırlayarak Kurulun bilgisine sunmak.
i) Yıllık Arabuluculuk AsgarÖ® ücret Tarifesini hazırlamak.
j) Arabulucuların ödeyecekleri kayıt ve yıllık aidatları tahsil etmek.
Kurul
MADDE 31- (1) Kurul aşağıdaki üyelerden oluşur:
a) Bakanlık Müsteşarı.
b) Hukuk İşleri Genel Müdürü.
c) Daire Başkanı.
ç) HÖ¢kimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından hukuk mahkemelerinde görev yapmakta olan birinci sınıfa ayrılmış hÖ¢kimler arasından seçilecek bir hÖ¢kim.
d) Türkiye Barolar Birliği temsilcisi.
e) Türkiye Noterler Birliği temsilcisi.
f) Yüksek Öğretim Kurulu tarafından seçilen özel hukuk alanından üç profesör.
g) Adalet Bakanı tarafından seçilecek iki arabulucu.
(2) Başkan ihtiyaca göre Kurul toplantılarına uzman kişileri çağırabilir.
(3) Kurul başkanı Müsteşardır. Müsteşarın bulunmadığı toplantılarda Başkanlık görevi müsteşar yardımcısından biri tarafından yerine getirilir
(4) Kurul Ocak ve Temmuz aylarında olmak üzere yılda en az iki kez toplanır. Başkan, gerekli gördüğü hallerde Kurulu toplantıya çağırabilir.
(5) Kurul üye tam sayısının salt çoğunluğu ile karar alır.
(6) Kurulun Bakanlık dışından görevlendirilen üyelerinin görev süresi üç yıldır. Görev süresi dolan üyeler yeniden görevlendirilebilir.
(7) Kurul üyelerinin ulaşım, konaklama ve diğer zorunlu giderleri Bakanlıkça karşılanır.
(8) Kurulun çalışma usul ve esasları Daire Başkanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.
Kurulun görevleri
MADDE 32- (1) Kurulun görevleri şunlardır:
a) Arabuluculuk hizmetlerine ilişkin temel ilkeler ile arabuluculuk meslek kurallarını belirlemek.
b) Arabuluculuk eğitimine ve bu eğitimin sonunda yapılacak olan sınava ilişkin temel ilke ve standartları tespit etmek.
c) Arabulucuların denetimine ilişkin kuralları belirlemek.
ç) Bu Kanuna göre çıkarılması gereken ve Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan yönetmelik taslaklarına, gerekirse değişiklik yaparak, son şeklini vermek.
d) Eğitim kuruluşlarının eğitim izinlerini iptal etmek.
e) 20 nci maddenin ikinci fıkrası kapsamında arabulucunun sicilden silinmesine karar vermek,
f) Arabulucuların ödeyecekleri sicile kayıt ve yıllık kesenekleri tespit etmek.
g) Arabuluculuk AsgarÖ® ücret Tarifesini gerekiyorsa değişiklik yapmak suretiyle onaylamak.
ğ) Daire Başkanlığı tarafından yürütülecek faaliyetlerin etkinliğini artırmak üzere tavsiyelerde bulunmak.
h) Daire Başkanlığının yıllık faaliyet raporu ve plÖ¢nı hakkında görüş bildirmek.
ı) Daire Başkanlığının faaliyet planında yer alan konularla ilgili kurum ve kuruluşların uygulamaya sağlayabileceği katkıları belirlemek.
SEKİZİNCİ BÖLüM
Ceza Hükümleri
Gizliliğin ihlÖ¢li
MADDE 33- (1)4 üncü maddedeki yükümlülüğe aykırı hareket ederek bir kişinin hukuken korunan menfaatinin zarar görmesine neden olan kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikÖ¢yete bağlıdır.
DOKUZUNCU BÖLüM
Son ve Geçici Hükümler
Kadrolar
MADDE 34Ö¢â¬â (1)Ekli (1) ve (2) sayılı listelerde yer alan kadrolara ihdas edilerek 190 sayılı Genel Kadro ve Usulu Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye bağlı ekli (I) ve (II) sayılı cetvellerin Adalet Bakanlığına ait bölümlerine eklenmiştir.
Yönetmelikler
MADDE 35- (1)Arabuluculuk eğitimi verecek eğitim kurumlarının nitelikleri ve denetlenmesi ile eğitimin içeriği ve standartları, arabuluculuk sicilinin düzenlenmesi ve arabulucularda aranacak koşullar, arabulucuların denetlenmesi ve izlenmesi ile bu Kanunun uygulanmasını gösterir diğer hususlar, Bakanlıkça çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenir.
GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bu Kanunun Resmi GazeteÖ¢â¬â¢de yayımlandığı tarihten itibaren dört ay içinde kuruluş ve teşkilatlanma tamamlanır.
(2) Kanunun 31 inci maddesinde öngörülen kurum ve kuruluşlar Kurulda görev yapacak temsilcileri Kanunun Resmi GazeteÖ¢â¬â¢de yayımı tarihinden itibaren iki ay içinde Genel Müdürlüğe bildirir.
(3) Birinci fıkrada belirtilen kuruluş ve teşkilatlanmanın tamamlanmasından itibaren üç ay içinde Kurul toplanır.
GEÇİCİ MADDE 2- (1)Bu Kanunda öngörülen yönetmelikler, Kurulun ilk toplantısından itibaren üç ay içinde çıkartılır.
Yürürlük
MADDE 36-(1) Bu Kanunun;
a) 27 ve 31 incimaddeleri ile geçici maddeleri Kanunun Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte,
b) Diğer hükümler ise yayımı tarihinden itibaren bir yıl sonra
yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 37- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
GENEL GEREKÇE
Uzlaşma suretiyle uyuşmazlıkların çözümü son yıllarda pek çok ülkenin kanun koyucularını meşgul etmektedir. Bunun nedeni, bu ülkelerde yargı yükünün ve yargı giderlerinin giderek artması, bunun sonucunda yargının yavaş işleyişi ve bunların getirdiği olumsuzlukların çözümüne yönelik arayışlardır. Uyuşmazlıkların dava yolu ile çözümü yerine, tarafların kendi iradeleri ile uzlaşarak uyuşmazlığa son vermeleri, toplumsal barışın korunması açısından tercih sebebi sayılmaktadır.
Alternatif uyuşmazlık çözümü, aslında yargı sistemi ile rekabet içinde olmadığı gibi, amaç yargıyı ortadan kaldırmak da değildir. Devlete ait olan yargı yetkisinin mutlak egemenliğine zarar vermeden uyuşmazlıkların daha basit ve kolay çözümü amaçlanmaktadır. Bu nedenle, hazırlanan Kanun, sadece tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri işlerden kaynaklanan hukuk uyuşmazlıklarında uygulanacaktır.
Uyuşmazlıkların uzlaşarak çözümü hakkında pek çok yöntem uygulanmaktadır. Bu yöntemlerden birisi de arabuluculuktur. 2002 yılında Birleşmiş Milletler Ticaret Komisyonu (Uncitral) tarafından Milletlerarası Ticari Arabuluculuğa İlişkin Model Kanun hazırlanmıştır. Bu düzenleme ile, Birleşmiş Milletler üyesi ülkeler tarafından arabuluculuk hakkında hazırlanacak kanunların mümkün olduğu kadar yeknesak olması amaçlanmıştır. 1998 yılından itibaren Avrupa Birliği içinde de uyuşmazlıkların uzlaşarak çözümü konusunda çalışmalar başlamıştır. 15 - 16 Ekim 1999 tarihinde TampereÖ¢â¬â¢de düzenlenen Avrupa Birliği zirvesinde, üye devletler AvrupaÖ¢â¬â¢da adalete daha iyi erişime ilişkin olarak mahkeme dışı alternatif yöntemler oluşturmaya davet edilmiştir. Bu çalışmalar sonunda 2002 yılında hazırlanan Yeşil Kitap ile alternatif uyuşmazlık çözüm yollarından birisi olan arabuluculuk hakkındaki ilkeler tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu sayede adalete daha iyi erişim sağlayacak alternatif uyuşmazlık çözümlerinin fark edilmesi, yasama faaliyetlerinin bu yönde gerçekleştirilmesi ve alternatif uyuşmazlık çözümlerine politik öncelik verilmesi amaçlanmıştır. Adalete erişim, Anayasamızın 36 ncı maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde güvence altına alınan temel bir haktır. Alternatif uyuşmazlık çözümleri ile taraflar uzlaştırma sürecine dahil olmakta ve kendi iradeleriyle uzlaşarak haklarına ulaşmaktadır. Alternatif uyuşmazlık çözümü bu yönüyle, devletin yargı yetkisi dışında uyuşmazlıkların çözümü konusunda vatandaşlarına sunduğu bir imkÖ¢ndır. Tarafların kendi aralarındaki uyuşmazlıkları her zaman uzlaşarak ve üçüncü kişilerin aracılığından faydalanarak çözümleyebilecekleri düşünülebilirse de; bu alanda da devletin düzenleme yapması bir gerekliliktir.
2004 yılında Avrupa Parlamentosu ve Konseyin, Hukuk ve Ticari Uyuşmazlıklarda Arabuluculuğun Belirli Yönlerine İlişkin Direktif Tasarısı, medenÖ® ve ticarÖ® konularda arabuluculuğa ilişkin hükümleri içermektedir. Bu teklif edilen Direktif Tasarısında, Avrupa Birliği içinde hakkın korunması ve temini bakımından üye ülkelerin zor ve karmaşık hukuk ve idare sistemi yerine, daha kolay ve daha basit biçimde uyuşmazlıkların uzlaşma ile çözümü amaçlanmıştır. Bu süreç içinde Avrupa Birliğine üye ülkelerde de alternatif uyuşmazlık çözümüne ilişkin kanunlar kabul edilmiş ve uygulamaya konulmuştur.
Alternatif uyuşmazlık çözümleri ceza ve idarÖ® yargı alanında da kabul edilmektedir. Ancak özel hukuka ilişkin uyuşmazlıkların niteliği ve arabuluculuk yöntemlerinin de farklı olması nedeniyle, ceza ve idarÖ® uyuşmazlıklardan ayrı olarak düzenlenmesinin isabetli olacağı düşünülmüştür. Öte yandan, bu yöndeki düzenlemenin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu içinde yer alması düşünülebilir ise de genel bir kanunda bu hükümlerin yer alması yerine, ayrı bir kanun içinde düzenlenmesinin daha doğru bir yaklaşım biçimi olacağı sonucuna varılmıştır. Nitekim Avusturya, Almanya, Bulgaristan, Macaristan, Slovakya gibi ülkelerde de arabuluculuk ayrı kanunlarla düzenlenmiştir.
Alternatif uyuşmazlık çözüm yolları sınırlı değildir. Her ülkeye ve sosyolojik gerçeklerine uygun alternatif uyuşmazlık çözümleri mevcuttur. Ancak, arabuluculuk, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri içinde en yaygın ve başarılı olanıdır. Bu nedenle hazırlanan Kanun arabuluculuğa ilişkindir. Arabulucu, tarafların uzlaşarak seçtikleri üçüncü bir kişidir. Arabuluculuk süreci sonunda arabulucu bir karar vermez. Tarafsız arabulucu bilimsel yöntemlerle taraflar arasındaki iletişimi sağlayarak, uyuşmazlığın çözümünü mümkün kılmayı amaçlar.
Tarafları, arabulucuya hÖ¢kim yönlendirebileceği gibi, onlar, dava açmadan önce bu yola kendiliğinden de başvurabilirler. Yine arabulucuya başvuru konusunda çeşitli ülkelerde farklı çözüm yolları kabul edilmiştir. Bazı ülkelerde arabulucuya başvuru tamamen tarafların iradesine bırakılmıştır. Nitekim Fransa, Belçika, Avusturya, Bulgaristan, MacaristanÖ¢â¬â¢daki düzenlemeler de bu yöndedir. Diğer bir sistem, arabuluculuğun teşvik edilmesidir. İspanya, İtalya ve İngiltereÖ¢â¬â¢de durum böyledir. Başka bir sistem ise, dava açmadan önce mutlaka tarafların arabulucuya başvurma zorunluluğudur. Bazı uyuşmazlıklar için, Almanya ve YunanistanÖ¢â¬â¢da bu yöntem benimsenmiştir. Arabuluculuğun ihtiyari olması nedeniyle, Kanunda, tarafların hiçbir zorlama olmaksızın kendi iradeleriyle bu yola başvurması kabul edilmiştir.
27/01/2004 tarihli Bakan OlurÖ¢â¬â¢u ile oluşturulan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısı Komisyonunun kuruluş amaçları arasında da bu konuda çalışma yapılması yer almaktaydı. Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısının hazırlanması sırasında çeşitli çalışmalar yapıldıysa da konunun önemi ve daha uzun süre tartışılıp değerlendirilebilmesi için Adalet Bakanlığı tarafından 01/02/2007 tarihli Bakan OlurÖ¢â¬â¢u ile ayrı bir Komisyon oluşturulmuştur. Komisyon; Prof. Dr. Hakan PEKCANITEZ Başkanlığında (Galatasaray üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim üyesi), Hakkı DİNÇ (Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi Başkanı), Mehmet KILIÇ (Yargıtay Onbirinci Hukuk Dairesi üyesi), Harun KARA (Yargıtay Onüçüncü Hukuk Dairesi üyesi), Hasan Yeni (Türkiye Noterler Birliği Başkanı), Niyazi GüNEY (Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürü), Prof. Dr. Süha TANRIVER (Ankara üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim üyesi), Prof. Dr. Erdal TERCAN (Ankara üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim üyesi), Av. Cengiz TUğRAL (Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurul üyesi), Doç. Dr. HalÖ»k KONURALP (Bilkent üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim üyesi), Doç. Dr. Ali Cem BUDAK (Yeditepe üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim üyesi), Doç. Dr. Muhammet ÖZEKES (Dokuz Eylül üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim üyesi), Yusuf Solmaz BALO (Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürlüğü Daire Başkanı), Zekeriya YILMAZ (Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürlüğü Daire Başkanı), Dursun GENEL (Ankara 4. Aile Mahkemesi HÖ¢kimi), Yrd. Doç. Dr. Murat ATALI (Telekomünikasyon Kurumu Kurul üyesi), Yrd. Doç. Dr. Ali YEşİLIRMAK (Koç üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi), Osman ÇALIşKAN (Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürlüğü Tetkik HÖ¢kimi), Bahadır YAKUT (Adalet Bakanlığı Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü Tetkik HÖ¢kimi), Hatice KARA (Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Tetkik HÖ¢kimi), N. şükran ÖZKAN (Çevre ve Orman Bakanlığı Hukuk Müşaviri), Ömer ELMAS (Türkiye Bankalar Birliği Hukuk Müşavirleri Kurulu üyesi), Mustafa DÖNMEZ (TOBB Disiplin Kurulu üyesi), Umut KOLCUOğLU (Türkiye Sanayicileri ve İş Adamları Derneği temsilcisi), Eray AkdağÖ¢â¬â¢dan (Türk Sanayicileri ve İş Adamları temsilcisi) oluşmuştur.
Tasarının hazırlanmasında Uncitral Model Kanun ve Avrupa Birliği Direktif Tasarısı dışında, Özel Hukukta Uyuşmazlık Çözümüne İlişkin Alternatif Usuller Hakkında Yeşil Kitap ile Avusturya Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuğa İlişkin Federal Kanun, AlmanyaÖ¢â¬â¢nın 1999 tarihinde yürürlüğe giren Baden Würtenberg Uzlaşma Kanunu ile 2000 tarihli Bavyera Özel Hukukta Zorunlu Alternatif Uyuşmazlık Çözümü Kanunu, Macaristan Arabuluculuk Kanunu ile son yıllarda kabul edilmeleri nedeniyle Bulgaristan ve Slovakya Arabuluculuk Kanunları çalışmada dikkate alınmıştır. Bu yazılı kaynaklar yanında, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, İtalya, İspanya, Kanada gibi ülkelerin uzmanlarıyla çeşitli zamanlarda toplantılar yapılmış ve yine Almanya, Hollanda ve Avusturya gibi ülkelerin uzmanları ve uygulamacılarıyla bir araya gelinerek mukayeseli hukuktaki gelişmeler izlenmiştir.
Arabuluculuk sürecinin desteklenmesi için, maddÖ® hukuktaki sürelerin durmasına ilişkin bir düzenleme yapılması gereklidir. Bu amaçla, tarafların arabulucuya başvurmaları halinde, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin işlemeyeceği kabul edilmiştir.
Arabuluculuk faaliyetinin başarı ile sonuçlanabilmesi ve bu çözüm yoluna güven duyulabilmesi için, arabulucunun öncelikle tarafsız olması gerekir. Bu amaçla gerektiğinde arabulucunun reddi prosedürü düzenlenmiştir.
Arabulucuların iyi yetişebilmesi, iyi bir eğitim almalarını gerektirir. Bu konuda eğitim verecek kurumların, Adalet BakanlığıÖ¢â¬â¢ndan izin alması, gerekli koşullara sahip olmaları hÖ¢linde arabulucuları eğitebilecekleri kabul edilmiştir.
Arabuluculuk faaliyeti sırasında tarafların ve arabulucunun edindiği bilgiler gizli tutulmalıdır. Arabuluculuk faaliyeti sırasında taraflarca ileri sürülen belge ve bilgilere, diğer yargı mercileri önünde, örneğin mahkemelerde ya da tahkimde dayanılamaz. Bunun nedeni arabuluculuk faaliyetine güven sağlanması ve verilen ödünlerin aleyhe kullanılmasının önlenmesidir. Bu belge ve bilgiler mahkemeler tarafından da istenemeyecektir.
Arabulucunun uyuşmazlığın çözümünde üstlendiği rolün önemi ve arabuluculuk yönteminin güvenilir olmasını sağlamak amacıyla, sadece eğitim almış ve sicile kayıtlı arabulucuların bu Kanuna göre arabuluculuk yapabilmeleri kabul edilmiştir.
Süreç içerisinde üstlenmiş olduğu görevin özel önemi ve ağırlığı gözetilerek arabulucunun seçimi, nitelikleri, hak ve yükümlülükleri ile ilgili olarak özel hükümler sevk edilmiştir. Aynı amaçla, arabulucuların bir sicile kaydedilmesi, denetlenmesi ve gerektiğinde sicilden silinmesi düzenlenmiştir.
Arabuluculuk faaliyeti sonunda uzlaşma sağlanması hÖ¢linde taraflar bir uzlaşma belgesi düzenleyebilirler. Bu belge taraflar açısından bağlayıcı ve gerektiğinde icra edilebilir niteliktedir. Ancak tutanak düzenlenmesi tamamen tarafların iradesine tabÖ®dir.
Uyuşmazlıkların arabuluculuk yöntemiyle çözümü, uzun bir zaman içinde gerçek anlamda alternatif bir uyuşmazlık çözümü haline gelecektir. Bu amaçla öncelikle uyuşmazlıkların arabuluculuk yöntemiyle çözüm yolunun topluma tanıtılması, olumlu yönlerinin anlatılması gerekecektir. Bunun Adalet Bakanlığı içinde kurulacak Daire Başkanlığı tarafından yapılması doğru bulunmuştur. Başkanlığın uluslararası alanda toplantılar yapması, uygulamayı izlemesi, gerekli yasal değişiklikleri önermesi, anket çalışması yapması bu açıdan son derece önemlidir.
Arabuluculuğun özendirilmesi için tarafların imzaladıkları ve ilÖ¢m niteliğinde belge sayılan uzlaşma tutanağının damga vergisi ve harca tabi olmaması da kabul edilmiştir.
Arabuluculuk faaliyetinin düzenle yürütülebilmesi için ayrı bir teşkilatlanmaya gidilmiş, bu teşkilatlanma da Adalet Bakanlığı bünyesinde gerçekleştirilmiştir. Bu çerçevede, arabuluculukla ilgili asıl görevler Bakanlık Hukuk İşleri Genel Müdürlüğüne bırakılarak, arabuluculuk faaliyetleri için ayrı bir Daire Başkanlığı kurulması öngörülmüştür. Bunun yanında yürütülecek faaliyete katılım ve objektifliğin sağlanabilmesi amacıyla, farklı kurum ve kuruluşlardan temsilcilerin katılacağı ayrı bir arabuluculuk kurulu oluşturulmuştur.
MADDE GEREKÇELERİ
MADDE 1- Maddede yer alan düzenleme ile, arabuluculuk kurumunun, hangi tür uyuşmazlıklarda ve hangi kayıtla uygulanma alanı bulacağı hüküm altına alınmıştır. Her şeyden önce arabuluculuk kurumunun işlerlik kazanacağı alan, hukuk uyuşmazlıklarıdır. Öte yandan, anılan kurum, her tür hukuk uyuşmazlıklarında değil; ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri, yani Ö¢â¬şsulh olmak suretiyle sona erdirebilecekleri hukuk uyuşmazlıklarıÖ¢â¬Â bağlamında uygulanma alanı bulacaktır. Bu durum karşısında, kamu düzenine ilişkin olan ve dolayısıyla tarafların üzerinde serbestçe tasarrufta bulunmasına olanak vermeyen hukukÖ® ilişkilerden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulmasında, arabuluculuk kurumuna müracaat edilemeyecektir.
MADDE 2- Maddede yer alan düzenleme ile, bu KanunÖ¢â¬â¢un uygulanması bakımından belirleyici olan kavramlara ve kurumlara yüklenen anlam ve içeriğin ne olduğu açıklanmıştır. Kanunun uygulanması bakımından merkezÖ® bir konumda bulunan Ö¢â¬şarabuluculukÖ¢â¬Â kavramına yüklenen anlam ve içerik, Ö¢â¬şuzlaştırmaÖ¢â¬Â kavramından temel farklılıklarına da işaret edilmek suretiyle tespit edilmiştir. Bu tanımlama çerçevesinde arabuluculuk, uyuşmazlık içine düşmüş olan tarafları konuşmak ve müzakerelerde bulunmak amacıyla bir araya getiren, birbirlerini anlamalarını ve bu suretle Ö¢â¬şkendi çözümlerini kendilerinin üretmelerini sağlamakÖ¢â¬Â için aralarındaki iletişimi kolaylaştıran, uzman eğitimi almış, tümüyle bağımsız, tarafsız ve objektif bir konumda bulunan üçüncü kişinin katkısı ya da katılımıyla yürütülen, gönüllü yani ihtiyarÖ® olarak işlerlik kazanan bir uyuşmazlık çözme yöntemidir. Bir başka ifade ile, arabulucu, uyuşmazlık hakkında herhangi bir karar veremez. Taraflara çözüm önerilerinde bulunamaz. O, sadece sistematik bir biçimde iletişim teknikleri uygulamak suretiyle, taraflar arasında iletişimin kurulmasını kolaylaştırır ve diyalog sürecinin işlerlik kazanmasına ve bunun canlı tutulmasına katkı sağlar; onlara rahat ve özgür bir müzakere ortamı yaratmak suretiyle, sorumlulukları tümüyle kendilerine ait olmak üzere kendi çözümlerini kendilerinin bulmasına yardımcı olur. Diğer bir anlatımla arabulucu, uyuşmazlığı bir karar vermek suretiyle çözmeyi değil; ikna ve telkin ile tarafların yeniden müzakerelere girişmelerine ve bir anlaşma sağlamalarına imkÖ¢n veren bir ortamı oluşturmayı hedefler; o haklıyı veya haksızı bulmaya yahut belirlemeye yönelik olarak değil; tarafların her ikisinin de menfaatlerinin en uygun bir şekilde dengelenmesini öngören bir anlaşma zeminin bulunmasına çaba sarfederek uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasını gerçekleştirmeye çalışır.
Arabulucu, tarafların üzerinde anlaşabilecekleri noktaları, ortak paydaları tespit eder ve bu zemin üzerinde mutabakata varmalarına yönelik olarak faaliyet gösterir; taraflara çözüm önerisi geliştirip bunu onlara empoze edemez ve geliştirilen çözüm önerisi üzerinde anlaşmaya varmaları için onları zorlayamaz. Arabuluculuk görüşmelerinde tarafların birbirleri ile iletişim kurmaları ve bunun pekiştirilmesi ile birbirlerine ait menfaatleri ve ortak yönleri daha iyi anlamaları, hukukÖ® durumlarındaki güçlü ve zayıf noktalar ile çözüme ulaşılmaması halinde doğabilecek sonuçları görmeleri ve somut duruma göre işlerlik kazanabilecek değişik çözüm seçeneklerini genel bir çerçevede üretip, değerlendirmeleri temin edilir. Arabuluculuk sürecinin işleyişinde ve sonucun elde edilmesinde tümüyle taraflar egemendir.
Arabuluculuk tanımlaması çerçevesinde, vurgulanması gereken bir diğer husus ise, taraflardan birisinin, uyuşmazlığın çözümü bağlamında sunmuş olduğu somut bir önerinin arabulucu tarafından karşı tarafa iletilmesinin, arabulucu tarafından çözüm önerisi geliştirilip diğer tarafa empoze edilmesi şeklinde yorumlanamayacağıdır. Yine bu çerçevede son olarak kaydedilmesi gereken diğer bir husus ise, arabuluculuk sürecinin, başından sonuna dek tümüyle ihtiyarÖ® olarak işlerlik kazanan, gönüllü olarak uygulanma alanı bulan bir uyuşmazlık çözme yöntemi olduğudur. Önemine binaen Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında da ihtiyarÖ®likten ne anlaşılması gerektiğine, açıkça bir düzenlemeye yer verilmek suretiyle işaret edilmiştir.
MADDE 3- Arabuluculuk yoluyla uyuşmazlık çözme yönteminin en temel ilkeleri, iradÖ® olma ve eşitlik ilkesidir. Bu ilkeler, arabuluculuk yoluyla uyuşmazlık çözüm yolunun niteliğinden kaynaklanmaktadır. Zira, devlet yargısı dışında, bu yola başvurmak, süreci yürütmek ve sonuçlandırmak bakımından gönüllü olmak bu yolun başarısını sağlamaktadır. Ayrıca, taraflar bu yola başvururken ve bu süreci yürütürken, eşit oldukları ve bunu hissettikleri ölçüde sürecin başarılı olması mümkündür.
Birinci fıkrada, arabuluculuk yolunun iradÖ® olması ortaya konulmuştur. Taraflar, öncelikle uyuşmazlığı arabuluculuk yoluyla sonuçlandırmak konusunda anlaşmalıdırlar. Tarafların her ikisini veya birini, zorla bu sürecin içine dahil etmek mümkün değildir. Uyuşmazlığın devlet yargısına taşınmadan çözülmesi için, hem kanunÖ® düzenlemelerle hem de uygulamada taraflar teşvik edilebilir, bunu cazip kılacak bazı tedbirler alınabilir. Nitekim bu düzenleme içinde de bu yönde bazı hükümlere yer verilmiştir. Ancak, tarafları buna mutlak anlamda zorlamak, bu yolun niteliğine tamamen aykırıdır. Bu yönde teşvik etmekle zorlamak arasındaki sınırın iyi çizilmesi gerekir. şüphesiz bir uyuşmazlığı inatla sürdürmek veya çözümü zora sokmak için çaba gösteren tarafı engellemekte, tarafların dışında, kamunun da yararı vardır. Nitekim mahkeme önünde yapılan yargılamalarda da, kötü niyetle dava açan ya da dürüstlük kuralına aykırı davranan taraflar için bir takım yaptırımlar öngörülmüştür. Ancak, bu, ne olursa olsun mahkeme dışında çözüme zorlamak sonucu doğuramaz; aksi halde herkesin meşru vasıta ve yollardan hak arama özgürlüğüne sahip olduğu konusundaki Anayasa hükmüne aykırılık meydana gelir. Gönülsüz ve isteksiz, sırf mecbur olunduğu için başlayan böyle bir süreçten başarılı sonuç da elde edilemez. Tarafı zorla masaya getirmek mümkün olsa da, zorla masada tutmak ve müzakere zemini yakalamak mümkün değildir. Ayrıca, gönülsüz yapılan bir anlaşma da kalıcı olmayacak, en azından uygulamasından bir çok sorun çıkacaktır. Taraflar, sürecin iradÖ® olması çerçevesinde, arabuluculuk faaliyetinin başlangıcında da sürecin hangi kapsamda ve nasıl yürütüleceğini belirleyebilirler. Arabuluculuk faaliyetinin iradÖ® olmasının gereği olarak, tarafların başladıkları bu süreci devam ettirip ettirmemek konusunda da serbestileri söz konusudur. Taraflar istedikleri zaman bu süreçten çekilebilirler, onların artık bu yolla uyuşmazlığı çözmek istememelerini de kabul etmek gerekir. Bu sürecin nasıl sonuçlandırılacağı da taraflara bağlıdır. Uyuşmazlığı tamamen çözen bir anlaşmaya varılabileceği gibi, kısmen çözüme varılabilir veya farklı bir çözümle de arabuluculuk faaliyeti sonuçlandırılabilir. Yani, süreç her zaman uzlaşma ve anlaşmayla sonuçlandırılmak zorunda değildir. Bu, arabuluculuğun esnek yapısının da bir gereğidir.
Maddenin ikinci fıkrasında ise, arabuluculuk sürecinde tarafların eşitliği vurgulanmıştır. Taraflar, bu uyuşmazlık çözüm yoluna başvururken ve süreç boyunca eşit haklara sahiptir. Eşitlik, hemen her konuda, özellikle de uyuşmazlığın çözümünde öncelikle göz önünde tutulması gereken Anayasal bir ilkedir. Eşitlik hem yargılama yapılarak varılan çözüm yöntemlerinde hem de yargılama yapılmadan varılan çözüm yöntemlerinde ortak bir ilkedir. Ancak, her iki çözüm yönteminde uygulanması ve alanı belirli farklılıklar taşımaktadır. Bu farklılıklar, uyuşmazlık çözüm yönteminin niteliği ve tarafların bu yöntem içindeki konumlarından kaynaklanmaktadır. Kendisini diğer tarafla tam olarak eşit hissetmeyen veya kanunen böyle muamele görmeyen bir tarafın, uzlaşmasından değil, mecburen bir sonuca katlanmasından söz edilebilir. Kanun önünde eşit olma ve uyuşmazlık çözüm sürecinde eşit haklara sahip olma, bir uyuşmazlık hangi yolla çözülürse çözülsün gözetilmesi gereken bir ilkedir. Yargı organları önünde de uyuşmazlıklar çözülürken; eşitlik, adil yargılanma ve hukukÖ® dinlenilme hakkının bir gereğidir. Aynı şekilde, silahların eşitliği ilkesi olarak da ifade edilen, yargılamada tarafların eşit hak ve imkÖ¢nlara sahip olması, her zaman göz önünde tutulmalıdır. Benzer bir durum arabuluculuk yoluyla uyuşmazlığın çözümünde de söz konusudur. Taraflardan birini dışlayarak veya ona daha az söz hakkı vererek varılan sonuçta, gerçek bir uzlaşmadan ya da anlaşmadan söz edilemez. Devlet yargısı önünde eşit olan tarafların, iradÖ® olarak başlatıp yürüttükleri arabuluculuk sürecinde eşit olmamaları düşünülemez. Fıkrada bu durum çok açık ve tüm süreci kapsayacak şekilde vurgulanmıştır.
MADDE 4- Arabuluculuk konusunda gözetilmesi gereken ilkelerden biri de gizliliktir. Tarafların devlet yargısı dışında, arabuluculuk yoluyla uyuşmazlığı çözmek istemelerinin en önemli sebeplerinden biri, aralarındaki uyuşmazlığın üçüncü kişilerce bilinmesini istememeleridir. Mahkeme önünde yapılan yargılamada, özellikle duruşmaların alenÖ® olması, temelini AnayasaÖ¢â¬â¢da bulan bir kuraldır, gizlilik istisnadır. Gizlilik, bazen tarafların mahkeme dışındaki uyuşmazlık çözüm yoluna başvurmalarındaki en önemli etken olabilir. Önemli ticarÖ® ilişkileri olan iki tarafın, yüksek meblağlara varan bir konuda uyuşmazlık içinde olduklarını üçüncü kişilerin bilmesi, onların piyasadaki itibarlarını ve iş ilişkilerini etkileyebilir ya da iki taraf arasında sır niteliğindeki bir takım hususların kamuoyu önüne çıkması istenmeyebilir. Karşılıklı suçlamalarla yürütülen bir yargılamadan sonra, tarafların tekrar eski ilişkilerini sürdürmeleri mümkün değildir. Bununla birlikte, gizli ve sadece taraflar arasında kalan bir uyuşmazlık çözüm sürecinde, tarafların daha dikkatli davranması, birbirlerine zarar vermek yerine uyuşmazlığı çözmeye odaklanmaları mümkün olacaktır. Bu ise, çözümün daha kolay bulunmasına yardımcı olacağı gibi, duygusal tepkiler yerine kendi kontrollerinde mantıkÖ® çözüm arayışlarını mümkün kılacak, bundan sonra da ilişkilerin sürdürülmesine katkı sağlayacaktır. Gizlilik, tarafların kendi arasında söz konusu olduğu gibi, arabulucu bakımından da dikkat edilmesi gereken bir ilkedir. Ancak, her iki yönüyle de gizlilik tarafların iradelerine bağlıdır. Gizliliğe aykırı davranmanın yaptırımı da ayrıca düzenlenmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında, gizliliğin arabulucuya ilişkin yönü vurgulanmıştır. Arabulucu, kural olarak kendisine sunulan veya başka türlü elde ettiği bilgi ve belgeleri gizli tutmakla yükümlüdür. Ancak, taraflar, isterlerse bunun aksini kararlaştırabilirler; aksini kararlaştırma açık şekilde olmalı, arabulucu açık bir irade yoksa, yorumla bu sonuca varamamalıdır. Arabulucu, bir yönüyle kendisine başvurulan uyuşmazlık konusunda tarafların sırdaşıdır. Tarafların kendisi ile paylaştığı bu sırları saklamak durumundadır. Bu yönüyle arabulucu, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişilerden biri sayılacaktır ve kanunların öngördüğü çerçevede bir yargılamada tanıklıktan çekinme ya da kanunÖ® bir zorunluluk olmadıkça sır saklama yükümlülüğü altında olacaktır. Arabulucunun bu yükümlülüğe uymaması durumunda, bu Kanunda belirtilen sicilden silinme veya cezaÖ® yaptırımlara muhatap olma sonucu ile karşılaşması söz konusu olabileceği gibi, tarafların ayrıca arabulucunun hukukÖ® sorumluluğu yoluna gitmesi de mümkündür.
Maddenin ikinci fıkrasında, gizliliğin taraflara ilişkin yönü vurgulanmıştır. Ancak, arabulucudan farklı olarak, taraflar bakımından gizliliğin ortaya çıkabilmesi için bu konuda açıkça anlaşmış olmaları gerekir. Taraflar arabuluculuk faaliyetinin gizliliği konusunda anlaşmamışlarsa, dürüstlük kuralı sınırlaması dışında, gizliliğe uymakla yükümlü değildirler. şüphesiz, tarafların gizliliğe uymaları konusundaki sınırı çizmek bazen güç olabilir. Zira, taraflardan biri, kendisi ile ilgili olduğu ölçüde, zorunlu bazı sebeplerle diğer tarafla uyuşmazlığının az çok yansıması olan hususları açıklamak durumunda kalabilir. Böyle durumlarda, açık ve diğer tarafa zarar veren bir ihlÖ¢l olup olmadığı iyi tespit edilmelidir. Gizlilik bozulmadan, diğer tarafla olan uyuşmazlık hakkında üçüncü kişilere bilgi verilmeden, uyuşmazlık konusu ile ilgili bazı işlemlerin yapılması, gizliliğin ihlÖ¢li anlamına gelmemelidir. Aksi halde, tarafların hareket alanı çok daraltılmış olur. Burada, tarafı, böyle bir açıklamaya zorlayan zorunluluk bulunup bulunmadığı, yapılan işlemin gizliliği gerçekten ihlÖ¢l edip etmediği önemlidir.
MADDE 5- Bu hüküm, gizlilikle ilgili maddenin devamı niteliğinde olup, daha özel ve sık karşılaşılabilecek bir durumu açıklığa kavuşturmaktadır. Çözümü için arabuluculuk yoluna başvurulan bir uyuşmazlık hakkında, daha sonra doğrudan veya dolaylı bir yargılama yapılabilir. Bu durum, tarafların arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşamamalarından kaynaklanabileceği gibi, kısmÖ® bir anlaşma sebebiyle de ortaya çıkabilir veya taraflar bu uyuşmazlık konusunda anlaşmış olabilirler, ancak bu uyuşmazlıkla bağlantılı başka uyuşmazlıklar ortaya çıkabilir.
Arabuluculuk konusundaki temel ilke olan gizlilik, tarafların aralarındaki uyuşmazlığın kendisinin, içeriğinin ve uyuşmazlık içinde kullanılan bilgi ve belgelerin de gizli kalmasını gerektirir. Bu gizliliğin korunacağına olan güven, tarafları arabulucuya başvurma konusunda daha fazla teşvik edecektir. Bu sebeple, maddede, gizlilik ilkesine ilişkin olarak arabuluculuk faaliyeti sırasındaki beyan, bilgi ve belgelerin kullanılamayacağı haller, kapsamı çizilerek belirtilmiş, böylece uygulamada ortaya çıkabilecek tereddütler engellenmek istenmiştir. Bu madde, gizlilikle ilgili genel hükümden daha özel bir düzenlemeyi içermekte olup, tarafların gizlilik konusunu özel olarak kararlaştırmamış olmaları halinde dahi, maddede belirtilen beyan ve belgelere delil olarak dayanmanın ve delil olarak dikkate alınmasının önüne geçmektedir. şüphesiz tarafların karşılıklı açık iradeleri ile bu beyan ve belgeler delil olarak kullanılabilir.
Maddenin birinci fıkrasında hangi beyan ve belgelerin, kimler tarafından, hangi kapsamda kullanılamayacağı belirtilmiştir. Söz konusu yasak, arabuluculuk faaliyetinin taraflarını, arabulucuyu, arabuluculuk faaliyetine katılmış olsun olmasın üçüncü kişileri kapsamaktadır. Bu yasak, uyuşmazlıkla ilgili doğrudan veya dolaylı bir yargılama sırasında geçerlidir. Ayrıca, yasağa dört bent halinde sayılan beyan ve belgeler dahil olup, bu beyan ve belgeler yargılamada delil olarak kullanılamayacağı gibi, bu konuda tanıklık da yapılamayacaktır. Bu maddenin kapsamına giren beyan ve belgeler şunlardır:
Tarafların arabuluculukla ilgili daveti veya bir tarafın arabuluculuk faaliyetine katılma isteği gizlilik kapsamındadır. Çünkü, taraflar, aralarındaki uyuşmazlığın daha sonra da olsa alenileşmesini ya da böyle bir yolla çözüm arayışı içinde olduklarının öğrenilmesini istemeyebilirler.
Uyuşmazlığın arabuluculuk yolu ile sona erdirilmesi için tarafça ileri sürülen görüşler ve teklifler de yasak kapsamındadır. Çünkü, taraflar daha sonra bu görüş ve tekliflerle bağlı olmayacaklarını bilmenin rahatlığıyla, özgür ve samimi bir ortamda uyuşmazlığı müzakere edip sonuçlandırmaya çalışacaklardır.
Bu konudaki diğer bir yasak, arabuluculuk faaliyeti esnasında, tarafça ileri sürülen öneriler veya herhangi bir vakıa veya iddianın kabulüdür. Burada da yukarıda açıklanan gerekçe yanında, diğer bir gerekçe de, tarafların arabuluculuk görüşmeleri sırasında kabul ettikleri vakıa ve iddialarla bağlı olmama yönündeki istekleridir. Yargılama dışında, özgür bir müzakere ortamında kabul edilen vakıa ve iddialarla bağlı olacağını düşünen taraflar, çok dikkatli davranacaklar, tartışma ve görüşmede istenen samimiyet sağlanamayacaktır. Söylediklerinin daha sonra aleyhlerine kullanılma ihtimali, tarafların açık olmaması sonucunu doğuracaktır. Bu ise, arabuluculukta sağlıklı sonuç almaya engeldir.
Sadece arabuluculuk faaliyeti dolayısıyla hazırlanan belgeler de gizliliğe dahildir. Bu bent, niteliği gereği özel bir öneme sahiptir. Bu bentle, tarafların uyuşmazlık sebebiyle sahip oldukları ve delil olarak kullanılacak tüm belgeler değil, sadece arabuluculuk dolayısıyla hazırladıkları belgeler yasak kapsamında tutulmuştur. Aksi halde, arabuluculuk faaliyeti sonuçsuz kalıp yargı yoluna başvurulduğunda, delil kullanmak, bir sonuca varmak mümkün olamaz. Eğer taraflar arabulucuya başvurmadan önce bazı belge ve bilgilere sahiplerse, arabuluculuk faaliyeti söz konusu olmasa da bu tür belge ve bilgileri kullanabilecek durumdaysalar, sırf arabulucuya başvurmuş ve bu belgeleri orada da kullanmış olmaları, daha sonra yargılamada bu belgelere dayanmalarına engel teşkil etmez. Ancak, bazı belgeler daha önce mevcut olmayıp, sadece arabuluculuk sebebiyle hazırlanmışsa (örneğin, arabuluculuğun başında, tarafların bir takım ikrarları, müzakere sırasında ara sonuç olarak hazırlanan belge ya da tutanaktaki borç ikrarı ya da kusur oranını kabul gibi), bu belgeler daha sonra yargılama aşamasında kullanılamayacaktır.
İkinci fıkrada, tereddütleri gidermek için beyan veya belgenin şeklinin yasak bakımından bir öneme sahip olmadığı, belge veya beyanın şekline bakılmadan yasağın uygulanacağı belirtilmiştir.
Maddenin üçüncü fıkrasında, taraflar dışında, mahkeme, hakem ve idarÖ® makamlara yönelik olarak yasağın kapsamı belirtilerek, birinci fıkradaki bilgilerin açıklanmasının bu makamlar tarafından istenemeyeceği vurgulanmıştır. Bu yasağa rağmen, söz konusu beyan veya belgeler, taraflarca veya tarafların bilgisi dışında herhangi bir şekilde delil olarak sunulursa, hükme esas alınamayacaktır. Katı şekilde düzenlenen yasağa, iki temel istisna getirilmiştir. Bunlar, söz konusu bilgilerin kullanılmasının bir kanun hükmü tarafından emredilmesi ya da bunların arabuluculuk tutanağının uygulanması ve icrası için gerekli olmasıdır. Ancak, bu istisna da bir kanun hükmünün emri veya arabuluculuk tutanağının icrasının zorunlu kıldığı ölçüde geçerli olacaktır, gereksiz şekilde genişletilemeyecektir.
Dördüncü fıkrada, gizliliğin, amacına uygun olarak, doğrudan veya dolaylı her uyuşmazlık için geçerli olduğuna değinilmiştir. Yasağın geçerli olması için, arabuluculukta söz konusu olan uyuşmazlıkla, daha sonra ortaya çıkan hukuk davaları ve tahkimdeki uyuşmazlık konusunun aynı olması, örtüşmesi şart değildir. Böylece, yasağı dolaylı olarak delme yönünde kötü niyetli davranışların önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Beşinci fıkrada, özellikle birinci fıkranın (ç) bendinde dolaylı olarak belirtilen husus, daha net şekilde açıklanmıştır. Birinci fıkrada belirtilen sınırlamalar saklı kalmakla birlikte, bir hukuk davasında ve tahkimde ileri sürülen caiz deliller, sırf arabuluculukta kullanılmış olmaları sebebiyle, kullanılamayacak hale gelmeyecektir. Yukarıda da belirtildiği üzere, arabuluculuk faaliyeti söz konusu olmasaydı dahi, taraflar bir delili ellerinde bulunduruyor veya elde edebiliyor ve aynı zamanda mahkeme veya tahkimdeki yargılamada o uyuşmazlık için caiz delil olarak kullanabiliyorsa, sırf daha önce bir arabuluculuk faaliyetinde kullanılmasğ
|
|
|
Mediasyon - Arabuluculuk nedir? |
Yazar: admin2 - 10-25-2007, 01:38 AM - Forum: HUKUK
- Yorum Yok
|
![](https://iyibirisi.10tl.net/images/default_avatar.png) |
Mediasyon - Arabuluculuk nedir?
Hukuk Sistemi gelişmiş bütün ülkelerde yaygın olarak kullanılan bir Alternatif Uyuşmazlık Çözüm yöntemidir. Tarafların içinde bulundukları uyuzmazlığı mahkemeye gitmeden çözmelerinde kullanabilecekleri en etkin yöntemdir. Esnek ve etkili oluşu mediayonun iş yaşamı, aile, okul ve hatta milletler arası uyuşmazlıklarda bile tarafları doğru noktalarda buluşturan bir sistem olmasını sağlamıştır. Uyuşmazlığı kendi istekleriyle bir mediatörün eşliğinde çözmeye karar veren taraflar, uyuşmazlık konusunu mediatöre ileterek, tarafsız, önyargı ve yargıdan uzak mediatör eşliğinde, sorunlarını tartışma ve kendileri için en iyi çözümü yine kendi hayal güçleriyle sınırlanabilecek özgürlükte çözüme ulaştırma imkanı bulurlar.
Mahkeme yargılamasında tarafların haklı olup olmadıklarına geçmişteki olaylar ve buna uygun hukuk kuralları tartışılarak karar verilir. Mahkemelerin verdiği karar çoğunlukla haklı olan tarafı bile tam manasıyla tatmin etmez. Uzun ve stresli yargılama süreci, tarafların gelecekte büyük olasılıkla tekrar ilişki kurmalarını da imkansız hale getirmiştir.
Mediasyonun -Arabuluculuğun en önemli özelliği; taraflara, geçmişteki sorunlardan sıyrılarak geleceği, bir daha aynı sorunların yaşanmasını önleyecek şekilde planlama imkanı vermesidir. Taraflar, eğitimli mediatör eşliğinde kendilerini rahatça ifade etme imkanı bulurlar. Böylece iletişim eksikliğinden kaynaklanan yanlış anlaşılmaların da ortadan kaldırıldığı bir süreç yaşanır. Mediatörün mesleki becerileri, görünürdeki sorunlardan çok, tarafların gerçek ilgilerini ortaya çıkarmakta kullanılır. Böylece birbirini daha iyi anlayan taraflar, gelecekteki pozisyonlarını daha doğru alma imkanı bulurlar. İsteklerin ve ilgilerin netleştiği mediasyon sürecinde karşılıklı çözüm önerileri ve müzakere ile mahkemede ulaşılması hayal bile edilemeyecek etkili ve adil anlaşmalara ulaşmak mümkün olmaktadır. Mediasyon, sihirli gücünü; gelecek odaklı olmasından, mediasyon sürecinin sonunda taraflar çoğunlukla ilişkilerini devam ettirdiğinden, mutluluk ve barış sağlamasından alır.
Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısına göre Arabuluculık ve Arabulucunun tanımı şöyle yapılmıştır:
a) Arabuluculuk: Dava açılmasından önce yahut davanın görülmesi sırasında, sistematik teknikler uygulayarak, tarafları görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, uzman eğitimi almış, tarafsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarÖ® olarak yürütülen faaliyeti,
b) Arabulucu: Arabuluculuk faaliyetini yürüten ve Bakanlıkça düzenlenen arabulucular siciline kaydedilmiş bulunan gerçek kişiyi ifade eder.
Kanun Tasarısı Metnini Okumak İçin TIKLAYINIZ
Wikipedia' da Mediation:
Mediation, a form of alternative dispute resolution (ADR), aims to assist two (or more) disputants in reaching an agreement. The key component of mediation is that whether an agreement is reached, and what that agreement, if any, is determined by the parties themselves rather than being imposed by a third party. The disputes may involve states, organizations, communities, individuals or other representatives with a vested interest in the outcome.
Mediators use appropriate techniques and/or skills to open and/or improve dialogue between disputants, aiming to help the parties reach an agreement (with concrete effects) on the disputed matter. Normally, all parties must view the mediator as impartial.
Mediation can apply in a variety of disputes. These include commercial, legal, diplomatic, workplace, community and divorce or other family matters.
Mediatörler Derneği sitesinde yayınlan tarife göre; Mediasyon ve Mediatör tanımları:
MEDİASYON NEDİR?
Alternatif Çatışma Çözümü ve Mediasyon;
Mediasyon, Alternative Çatışma Çözümü yöntemlerinden birisidir. Alternatif Çatışma Çözümü, mahkeme dışı çözüm bulma yolu olarak tanımlanabilir. Geleneksel olarak tüm kültür ve toplumlarda yüzyıllardır arabuluculuk uygulamaları görülse de, profesyonel anlamda mediasyon özellikle ABD, Kanada, İngiltere, Almanya, Hollanda, Avusturya gibi gelişmiş ülkelerde ve 1960lardan sonra resmi ve resmi olmayan kurum ve organizasyonlar aracılığıyla uygulanır olmuştur.
Mediasyon,
-Tarafsız bir üçüncü tarafın yönetimiyle farklılıkların müzakeresi ·alternative çatışma çözümü süreci olarak, üçüncü tarafsız partinin, mediatörün, iki veya daha fazla tarafın ortak ilgileri yapıcı etkilerle ortaya çıkarması ve anlaşmaya varabilmesi için yürüttüğü müzakere
-Tarafsız bir üçüncü kişinin, sendikalarla yönetim arasında anlaşma sağlanabilmesini teşvik için her iki tarafla da yürüttüğü müzakere ·Bir çatışma çözümü olarak, mahkeme dışı gerçekleşen ve üçüncü tarafsız kişi tarafından çatışmaya taraf olanların anlaşma sağlamasına yönelik süreç
-Çatışma içinde olan iki veya daha fazla taraf arasında barış, düzen ve anlaşma sağlamak için yürütülen süreç olarak tanımlanabilir. Bu tanımlardan ortaya çıkan sonuçlar kısaca şöyle özetlenebilir.
Ö¢â¬şMediasyon, iki veya daha fazla kişi veya grup arasında oluşan farklılık ve/veya çatışmayı mahkeme dışı çözmeye ve taraflar arasında anlaşma sağlamaya yönelik, tarafsız bir üçüncü kişi; mediatör, tarafından yürütülen, gönüllü, kabul edilebilir, bağlayıcı olmayan ve gizli bir müzakere sürecidir.Ö¢â¬Â
Dünyadaki deneyimler ve uygulamalar, mediasyonun en çok tercih edilen Alternatif Çatışma Çözümü metotlarından biri olduğunu göstermektedir. Mediasyonun bu kadar yaygın ve tercih edilir olmasındaki en önemli etkenlerden biri, hemen her alanda uygulanabilir olmasıdır. Ayrıca mediasyon sürecinde ortak ve kabul edilebilir kararlara varabilen taraflar, çoğunlukla gelecekteki ilişkilerini daha olumlu yürütebilmektedirler. Ancak en önemli tercih sebepleri, mediasyonun mahkeme üzerindeki yükü azaltması, çözümü hızlandırması ve bunların sonucunda taraflar ve mahkeme için maliyeti düşürmesidir.
TürkiyeÖ¢â¬â¢de, profesyonel anlamda mediasyon, bilinen ve tercih edilen bir yöntem değildir. Çatışmalarda, kısıtlı olarak deneyimlenen mediasyon uygulamaları, geleneksel arabuluculuk yöntemi olarak gözlenmektedir ki, bu da, çatışma içinde olan tarafların, mevkisini veya toplumdaki saygınlığını göz önünde bulundurarak, tarafsız olduğunu düşündükleri bir büyüğe danışmak veya ondan yardım ve çözüm istemek şeklinde gerçekleşmektedir. Bu tip geleneksel uygulamalar, daha çok aile, ticari hayat ve komşuluk ilişkilerinde yaşanmaktadır.
Oysa mediasyon, profesyonel uygulama olarak, hemen her alandaki çatışmalarda, mahkeme dışı bir alternatif çözüm metotu olarak kullanılabilmektedir.
Mediasyonun Kullanım Alanları
1- Mediasyon, aile danışmanlığıÖ¢â¬â¢nın bir parçasıdır. Boşanmak isteyen eşleri gelecekteki değişen rollerine hazırlamak, gerçekle yüzleşebilmelerine yardımcı olurken duygusal dengelerine ulaşmalarına destek vermektir.
2- Mediasyon, pek çok batılı ülke mahkemelerinde alternatif çözüm bulmak ve barışçı yollardan sonuca ulaşmak için kullanılan yöntemlerden biridir.
3- Mediasyon, iş hayatında kişinin çalıştığı firmaya uyumunda; firmaların değişik kademelerinde çalışanlar arasındaki uyuşmazlıkları önlemede; farklı firmaların birleşmeleri sonucunda oluşan firma kültür çatışmalarının aşılmasında; uluslararası boyutta faaliyet gösteren firmalardaki uluslararası, kültür çatışmalarını önlemede başvurulan yöntemlerden birisidir.
4- Mediasyon, doğal çevreye verilen zararların önlenmesinde kullanılan yollardan birisidir.
5- Mediasyon, okul yaşamında öğrenci-öğretmen-veli üçgeninin her kombinasyonunda oluşabilen çatışma ve anlaşmazlıkların çözümlenmesinde kullanılan bir yöntemdir.
6- Mediasyon, özellikle organizasyonların insan ilişkilerinde iletişim eksikliğinden doğan çatışmalarını önlemede başvurulan bir yoldur.
7- Mediasyon politik anlamda uluslararası ilişkilerde diplomatların sıcak savaşı önlemek için kullandıkları yöntemdir.
MEDİATÖR KİMDİR?
Mediasyon, tartışmacılar tarafından kabul gören 3. şahısların yani mediatörlerin, müzakere süreci ya da yaşanan anlaşmazlıklar boyunca yaptıkları müdahaleler olarak tanımlanır. Mediatörler, tarafların mevcut sorunlar hakkında uzlaşmaya varmalarına yardımcı olurlar. Mediatörler, mevcut sorunlarla doğrudan doğruya alakalı olmayan 3. şahıslardır.
Mediatörler Ne Yapar?
1. Bazı mediatörler müzakere süreci hakkında bilgilendirirler.
2. Bazı mediatörler iletişim oluşturmak suretiyle tarafların birbirleriyle iletişim kurmasına yardımcı olurlar ya da mevcut iletişimi daha yapıcı bir hale getirirler.
3. Bazı mediatörler kullanılacak yöntemleri belirleyip müzakere sürecine başkanlık ederler.
4. Bazı mediatörler tarafları pazarlık yöntemleri hakkında bilgilendirirler.
5. Bazı mediatörler taraflara usule yönelik konularda yardımcı olurlar ve tarafların farklı kaynaklardan yararlanmalarını sağlamak suretiyle uzlaşma seçeneklerini çoğaltırlar.
6. Bazı mediatörler tarafların sorunlara farklı açılardan yaklaşmalarını sağlarlar ve her iki tarafı da tatmin edecek bir çözüm bulunmasına yardımcı olurlar.
7. Bazı mediatörler tarafların mantıklı ve uygulanması mümkün olan kararlar almalarına yardımcı olurlar ve tarafların, gerçeklikten uzak ve aşırıya kaçan niyetlerini gözden geçirmelerini sağlarlar.
8. Bazı mediatörler tarafların almak istedikleri bir kararın doğurabileceği olumsuz sonuçlar hakkında sorumluluk üstlenirler. Bu sayede güvenilirlikleri devam ettirip tarafların desteğini kazanırlar.
9. Bazı mediatörler sırasında ilerleme kaydedilmesini sağlamak amacıyla inisiyatifi ele alırlar ve usule yönelik ya da somut konularda tavsiyelerde bulunurlar.
bu yazı, <!-- m --><a class="postlink" href="http://www.mediatorler.org/showthread.php?t=35">http://www.mediatorler.org/showthread.php?t=35</a><!-- m --> adresinden alınmıştır.
|
|
|
mysql password recovery - reset password |
Yazar: admin2 - 10-13-2007, 02:28 AM - Forum: Linux ve Unix, Ubuntu Linux
- Yorum Yok
|
![](https://iyibirisi.10tl.net/images/default_avatar.png) |
If you ever loose your mysql root password (remember is not the same as the system root password) you can recover it following this steps
first, stop your mysql, by
/etc/init.d/mysqld stop
then,
Start MySQL in safe mode
mysqld_safe --skip-grant-tables
Enter the console as root
mysql -u root
Set the new password
UPDATE mysql.user SET Password=PASSWORD('new_password') WHERE User='root';
Update the privileges
FLUSH PRIVILEGES;
The mysqld_safe command could be different in your distribution this one is for CentOS, for you could be safe_mysql or just mysql with the --skip-grant-tables option.
|
|
|
uyku sıkıntısı için 10 faydalı yiyecek... |
Yazar: admin2 - 09-20-2007, 05:52 PM - Forum: Ev hanımları, yemek tarifleri ve faydalı bilgiler
- Yorum Yok
|
![](https://iyibirisi.10tl.net/images/default_avatar.png) |
Uyku sıkıntısıyla karşı karşıyaysanız bu yazıyı okumanızı öneriyoruz. Uykunuzu ve gününüzü kurtaracak 10 sihirli yiyecek huzurlarınızda...
1: Muz
Açık olarak söylemek gerekirse sarı bir poşet içindeki uyku hapları olarak adlandırabiliriz. Seratonin ve melatonin dışında aynı zamanda magnezyum içeren bu meyve, kaslarınızı gevşetip sizi rahatlatır.
2: Papatya Çayı
Sizi yatağa huzurlu bir şekilde yatıracak bir çaydan bahsediyoruz. Sakinleştirici özelliği sayesinde papatya çayı , kaygılı ve sinirli bir bünyenin en iyi panzehiridir.
3: Ilık Süt
Süt içeriğinde bulunan ve tripsin etkisiyle serbestlenen ve organizma için gerekli bir aminoasit olan triptofan sayesinde beyniniz yatışır ve daha sağlıklı bir uykuya dalarsınız. Elbette ki sıcak sütün yıllardır duyduğumuz birçok iyileştirici özelliğisayesinde psikolojik bir etkileşim de duyabilirsiniz.
4: Bal
Bitki çayınızın veya ılık sütünüzün içine atacağınız bir çay kaşığı kadar balın etkileri hiç de göründüğü kadar küçük değildir. İçeriğindeki şeker her ne kadar vücudu hareketlendirmeye niyetlense de, az miktarda glikoz oreksine dur işareti yapar. Oreksin son zamanlarda keşfedilmiş ve beyni hareketlinderen bir nörotransmiterdir.
5: Patates
Az miktarda fırında pişirilmiş patatesin iyi bir gece uykusuna yardımcı olabileceğini pek sık duymadığınızı biliyoruz. Midenizi yormayacağı gibi, içeriğindeki tripofan sayesinde asit seviyesini düşürür. Etkiyi daha da artırmak için sütle birlikte püre kıvamına getirip yiyebilirsiniz.
6: Yulaf Unu
Yulaf içeriğindeki melatonin sayesinde iyi bir uykunun en iyi ilaçlarındandır. Bir miktar Akçaağaç şerbetiyle karıştırsanız hem de lezzeti ile sizi büyüleyecektir.
7: Badem
Bir avuç kalp dostu bu yemişlerden yediğiniz takdirde, sizi tatlı bir şekerlemeye götüren yolculukta en büyük yardımcınızı bulmuş olacaksınız. Hem tripofan içeriği hem de uygun ölçüde içerdiği kalsiyum sayesinde kaslarınızın rahatlamasına yarar.
8: Keten Tohumu
Hayat bazen ters gittiğinde ve siz de kendinizi kötü hissettiğinizde, 2 kaşık keten tohumunun sizlere yardımcı olabileceğini aklınızdan çıkarmayın. Süt veya yoğurt içine katabileceğiniz keten tohumu, omega 3 yağ asitleri açısından zengindir ve doğal bir moral verici etkisi bulunmaktadır.
9: Kepek Ekmeği
Bal kattığınız çayınız ile birlikte yiyeceğiniz bir ince dilim kepek ekmeği, vücuttaki insülinin biraz serbest kalmasına ve tripofan ile seratonininize ''uyku vakti'' mesajını yollamasını sağlamaktadır.
10: Hindi
Güzel bir uykunun 2-3 saat öncesi, bir ince dilim kepek ekmeği üzerine koyacağınız küçük bir parça haşlanmış hindi eti yararlı olacaktır. İçeriğindeki tripofan sayesinde midenizde çok miktarda protein olmadığı zamanlarda bile sizi rahatlatır.
|
|
|
Pozitif Olmak |
Yazar: admin2 - 09-05-2007, 07:03 PM - Forum: Güzel Sözler, yazılar, Şiirler
- Yorum Yok
|
![](https://iyibirisi.10tl.net/images/default_avatar.png) |
* POZİTİF OLMAK*
Evini bir davet sonrası temizlemek için saatlerce ugrasıyorsan Bir çok arkadasın var demektir .
Faturalarını ödeyebiliyorsan Bir isin var demektir.
Pantolonun biraz sıkıyorsa Aç kalmıyorsun demektir.
Gölgen seni izliyorsa Günes ısıgını görüyorsun demektir.
Otobüsten indigin yerden isyerine yolu uzun buluyorsan
Yürüyebiliyorsun demektir Hükümet hakkında elestiri yapabiliyorsan
Konusma özgürlügün var demektir Yanındaki adamin sesinden rahatsız
oluyorsan Duyuyorsun demektir.
Camları silmen , çatıyı onarman gerekiyorsa bir evde yasiyorsun
demektir Dogalgaz faturan yüklü geliyorsa Isınıyorsun demektir Yıgınla
yıkanacak ve ütülenecek çamasırların varsa Yıgınla giyecegin var
demektir Çalar saatin sabahın köründe çalıyorsa Yasıyorsun demektir
Aksamları kendini yorgun hissediyor ve bacakların agrıyorsa O gün
üretici olmussun demektir VE TüM BUNLARIN FARKINA VARABıLıYORSAN
MUTLUSUN DEMEKTıR DOLAYISIYLA MUTLULUK .....
Sorunsuz bir yasam degil, Onlarla basa çıkabilme yetenegi demektir......
|
|
|
php 4 bitiyor, php 5 ve 6ya gecin... |
Yazar: admin2 - 08-25-2007, 12:00 AM - Forum: Yazılım GeliŞtirme, PHP, C++, python v.b.
- Yorum Yok
|
![](https://iyibirisi.10tl.net/images/default_avatar.png) |
aşagıda php.net sitesinden resmi duyuru var..
kısaca, php4 e destek bitiyor diyor... php5e gecin diyor...
PHP 4 end of life announcement
[13-Jul-2007]
Today it is exactly three years ago since PHP 5 has been released. In those three years it has seen many improvements over PHP 4. PHP 5 is fast, stable & production-ready and as PHP 6 is on the way, PHP 4 will be discontinued.
The PHP development team hereby announces that support for PHP 4 will continue until the end of this year only. After 2007-12-31 there will be no more releases of PHP 4.4. We will continue to make critical security fixes available on a case-by-case basis until 2008-08-08. Please use the rest of this year to make your application suitable to run on PHP 5.
For documentation on migration for PHP 4 to PHP 5, we would like to point you to our migration guide. There is additional information available in the PHP 5.0 to PHP 5.1 and PHP 5.1 to PHP 5.2 migration guides as well.
|
|
|
|