Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.
|
Son Yorumlar |
dene7
Forum: DENEME
Son Yorum: admin
09-06-2020, 03:32 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 223
|
dene6
Forum: DENEME
Son Yorum: admin
09-05-2020, 12:52 PM
» Yorumlar: 1
» Okunma: 273
|
dene5
Forum: DENEME
Son Yorum: admin
09-05-2020, 12:43 PM
» Yorumlar: 2
» Okunma: 335
|
Tıbbi Laboratuvar
Forum: Linkler, Faydalı Siteler
Son Yorum: the
03-26-2019, 04:31 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 758
|
Canlı Sohbet
Forum: Linkler, Faydalı Siteler
Son Yorum: the
02-23-2019, 03:56 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,165
|
dosya upload & download s...
Forum: Linkler, Faydalı Siteler
Son Yorum: the
02-23-2019, 03:54 AM
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,188
|
aaaa
Forum: DENEME
Son Yorum: admin
09-25-2018, 03:15 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 4,132
|
deneme
Forum: Evden Çalışmak Ve İş Yapmak isteyenler,
Son Yorum: admin
09-05-2018, 05:21 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 30,860
|
deneme
Forum: Evden Çalışmak Ve İş Yapmak isteyenler,
Son Yorum: admin
01-16-2017, 02:13 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 9,021
|
deneme3
Forum: Reklamlar
Son Yorum: admin
06-02-2016, 07:02 PM
» Yorumlar: 1
» Okunma: 2,899
|
|
|
ÇANAKKALE SAVAşLARI 1915 |
Yazar: bjkli.akif - 10-11-2006, 07:13 PM - Forum: Tarih
- Yorum Yok
|
![](https://iyibirisi.10tl.net/images/default_avatar.png) |
SAVAş ÖNCESİ DURUM
Yirminci yüzyılın başlarında Avrupa sınırlarından taşıyordu. Ekonomik rekabet, sömürgecilik ve milliyetçilik akımları Avrupaâyı ikiye bölüyordu. Almanya-Fransa ve Rusya-Avusturya arasındaki çekişmeler gerginliğe dönüşüyordu. 28 Haziran 1914âte Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Veliahdı Arşidük Ferdinandâın bir Sırp milliyetçisi tarafından öldürülmesi bu gerginliğe son noktayı koydu.
Avusturyaânın 28 Temmuz 1914âte Sırbistanâa seferberlik ilanının ardından 1. Dünya Savaşı başlamış oluyordu. Bir yandan Almanya, Avusturya-Macaristan ve İtalyaâdan oluşan üçlü İttifak Devletleri, bir yanda da İngiltere, Fransa ve Rusyaâdan oluşan üçlü İtilaf Devletleri sonunda Avrupaâyı ikiye bölmüşlerdi.
Savaş ilanlarının ardından İtalya tarafsızlığını ilan ettiyse de bir yıl sonra İtilaf Devletleriâne katıldı.
Osmanlı İmparatorluğu tarihin gördüğü en geniş sınırlara sahip olmuş, her çeşit milleti ve inanışı içinde barındırmış ve yaklaşık 600 yıl süren saltanatını 20. Yüzyılın başında kaybediyordu. Dışta ve içte yaşadığı mücadeleler Osmanlı Devletiâni çökertiyor, topraklarını ve gücünü dağıtıyordu. Son olarak Trablusgarp ve Balkan Savaşları ile arka arkaya yenilgiler alan Osmanlı Devleti, Doğu Trakya dışında Avrupaâdaki bütün topraklarını kaybetmiş, saygınlığını ve gücünü yitirmişti. Artık Osmanlı Devletiânin ölümü bekleniyor ve diğer ülkeler tarafından paylaşım planları hazırlanıyordu.
Rusya boğazları ele geçirip sıcak denizlere inmeyi hedeflerken, İngiltere Süveyş Kanalı ve Hint yolunun güvenliği için Filistinâi ele geçirmeyi tasarlıyor, Fransa; Lübnan, Suriye ve Kilikyaânın kontrolünü düşlüyor; Almanlar doğuya yayılma politikası güdüyor, İtalyanlar ise Antalyaâya sahip olmayı istiyorlardı.
Birinci Dünya Savaşıânın patlamasının ardından Osmanlı Devleti önce İtilaf Devletleri ile birlikte olmaya niyetlendiyse de, Rusyaânın bu duruma soğuk bakması Osmanlıâyı Almanyaâya doğru yönlendirdi ve 2 Ağustos 1914âte yapılan gizli bir antlaşma ile Alman-Türk ittifakı kesinleşti.
Bu tarihten sonra, güvenliği açısından seferberlik ve silahlı tarafsızlık ilan eden Osmanlı Devleti, 10 Ağustos 1914âte İngiliz donanmasından kaçan GOEBEN ve BRESLAU adlı Alman savaş gemilerinin boğazlardan geçmesine izin verir ve boğazları tüm yabancı gemilere kapatır.
GOEBEN ve BRESLAUâın boğazlardan geçmesi itilaf devletlerinin tepkisine yol açar. Bunun üzerine Osmanlı Devleti, bu iki gemiyi, daha önce İngilizlere sipariş ettikleri ve hatta parasını ödedikleri halde alamadıkları iki gemi yerine satın aldıklarını açıklar. Böylece, Yavuz ve Midilli adı verilen bu iki savaş gemisi Osmanlı Donanmasıâna katılmış olur.
27 Eylül 1914âte Amiral Souchon komutasındaki Yavuz, tatbikat amacıyla çıktığı Karadenizâde Ruslarâa ait Sivastapol ve Novorosisk limanlarını bombalayınca 1 Kasım 1914âte Ruslar Kafkasyaâda sınırı geçerek fiilen savaş başlatmış ve Osmanlı Devleti de sıcak savaşın içine çekilmiş olur.
Osmanlı Devletiânin elinde bulunan boğazlar, konumları nedeniyle özellikle Avrupa için çok büyük bir önem taşıyorlardı. Tarih boyunca uğurlarında nice savaşlar verilen boğazlar stratejik, ekonomik ve kültürel açıdan paha biçilmez değerdeydiler. Bugün bile bakıldığında değerlerini korumaya devam ettikleri açıktır.
İtilaf Devletleriânin Boğazları açma nedenlerinin başında, elbette ki boğazların sahip olduğu bu stratejik önem yatıyordu. Rusyaâya yardım edebilmek hedefiyle yapılanan bu düşünce ; aynı zamanda Almanyaâdan yeterli yardım alamayacağı ve fazla direnemeyeceği düşünülen Osmanlıâyı tek başına ve planlanmış bir barışa mahkum etmeyi planlıyordu. Ayrıca boğazları kazanmak demek, İstanbulâu ele geçirip Osmanlı ve tüm Avrupa üzerinde manevi bir yıkıma sebep olmak demekti. Tarafsız kalan pek çok ülke bu başarıya kayıtsız kalamayacak ve İtilaf Devletleriâne katıldıklarını açıklayacaklardı.
Boğazlardan geçilebilirse, kazanılacak olan başarı tüm Müslüman sömürgeleri sindirecek, güneyde sömürge devletlerini rahatsız eden hiçbir şey yaşanmayacaktı.
Bu düşünceyle İngiltere 28 Ocak 1915âte Osmanlıâya savaş kararı aldı ve bu karara Fransa da katıldı.
DENİZ HÖâREKATI
â Denizlere hakim olan dünyaya hakim olur.â düşüncesiyle hareket eden İngilizler, boğazları ele geçirmek için donanmanın yeterli olacağına inanıyorlardı. Bahriye Nazırı Churchillâin planları Akdeniz filosu komutanı Amiral Carden tarafından da desteklenince, Lord Fisherâın şüpheli gördüğü bu harekatın donanma ile yapılmasına karar verildi. Tarihinde hiçbir yenilgi almamış olan İngiliz donanmasının silah, teknoloji ve başarı açısından kendine güveni tamdı. Dünyanın yenilmez donanması, Fransaânın da desteği ile dünyanın en büyük armadasını oluşturuyordu. Bu donanmaya karşı gelebilecek hiçbir güç düşünülemezdi. Hele ki yıpranmış, teknoloji açısından zayıf ve parçalanmak üzere olan Osmanlı, bu armada ile asla baş edemezdi.
İtilaf Devletleriânin deniz harekatı 19 şubat 1915âte başladı. 13 Mart 1915âe kadar düşman gemileri tabyaları top ateşine tuttu, mayın tarama gemileri olabildiğince yol açtı. Boğazları zorlayarak geçebileceklerine inanan düşman kuvvetlerinin, kararlı ve dirençli bir karşılık almaları bu işin o kadar da kolay olmadığını gösteriyordu. Bir ay boyunca yapılan binlerce mermi atışının ardından çok da büyük bir gelişme elde edilememişti.
18 Martâa kadar geçen bu dönemde boğazın girişinde bulunan Rumeli yakasındaki Seddülbahir ve Ertuğrul tabyaları ile, Anadolu yakasındaki Kumkale ve Orhaniye tabyaları tahrip edilmişti. Boğaza giriş kapıları aralanmış ama hala ilerde olacaklar belirsizdi.
Ve 18 Mart 1915 sabahı geldiğinde kimse günün sonunda neyle karşılaşacağını bilmiyordu.
17 Mart 1915âte Amiral Cardenâin yerine Amiral De Robeckâin atanmasıyla 18 Mart da gerçekleşecek plan uygulamaya konuluyordu.
Plana göre; 18 Mart sabahı 3 deniz tümeninden oluşan düşman filosu boğazda belirdi. Filonun en güçlü gemilerinden oluşan 1. Tümen bizzat Amiral de Robeck tarafından kumanda ediliyordu.
Queen Elizabeth, Agamemnon, Lord Nelson muharebe gemileri ve Inflexible muharebe kruvazöründe oluşan 1. Tümen, saat 10:30âda boğazdan içeri girdi. Filonun önündeki muhripler savaş alanını tanıyorlardı. Planlanan noktaya ulaşıldığında Queen Elizabethâin hedefi Rumeli Mecidiye Tabyası, Lord Nelsonâun hedefi Namazgah Tabyası, İnflexible hedefi ise Rumeli Hamidiye Tabyası idi. âA Savaş Hattıâ olarak adlandırılan bu plan 11.30âda uygulanmaya başlandı ve 11.30âda merkez tabyalarına ateş başladı.
Bu arada düşman gemileri Kumkaleâden gelen tedirgin edici ateş hattına da girmişlerdi. Obüslerden üstlerine ateş yağıyordu. Yine de mesafe uzak olduğundan Türk bataryaları savaş gemilerine karşılık veremiyordu. Saat 12.00 sularında Çimenlik, Rumeli Hamidiye ve Anadolu Hamidiye ateş almıştı. B Hattı diye adlandırılan Amiral Guepratte komutasındaki 3. Tümen Suffren, Bouvet, Goulois, Charlemagne adlı dört Fransız gemisiyle Triumph ve Prince George adlı iki İngiliz muharebe gemisinden oluşuyordu. Plana göre bu tümen 1. Tümenin arkasından hareket geçti ve B hattı önündeki yerini aldı. Yavaş yavaş yaklaşan gemiler bu cesurane ilerleyişlerinde Türk bataryalarından düşen mermi ateşi altında B hattına vardılar. şiddetli yapılan karşılıklı çatışmalarda aradaki bataryalar sustuysa da merkez bataryalar ateşe devam ediyorlardı. 900 yarda kadar içeri sokulduklarından şiddetli ateş bu gemilerin üzerine yağıyordu. 3. Tümene ait olan iki İngiliz gemisi Triumph ve Prince George A hattının kıç omuzluklarında yerlerini almış Rumeli Mesudiye ve Yıldız Tabyalarını hedeflemişlerdi.
Rumeli merkez bataryaları çok yoğun bir ateş altındaydı. Mermilerin çoğu tabyalar içine düşmüş, telefon hatlarını bozmuş, yangınlar çıkarmıştı. Rumeli Mecidiye tabyası topçuların şehit olması ile devre dışı kalmıştı.
Planın ikinci aşamasında Türk bataryaları üzerinde yeteri kadar üstünlük sağlanabilirse Albay Hayes Sadler komutasındaki 2. Tümen devreye girecekti. Ocean, İrresistible, Albion, Vengeance, Swiftsun ve Majesticâten oluşan 2. Tümen, 3. Tümenin yerini alacak ve B Hattından son olarak yakın muharebe yapılarak Tabyalar içinde olmayıp mayın hatlarını savunan toplar tahrip edilerek bombardımandan hemen sonra mayın tarama işlemlerine başlanacaktı. Fakat 3. Tümenin yerini alacak 2. Tümen gelmeden önce beklenmedik bir şey oldu. Saat 14:00âe doğru Suffren büyük bir hızla boğazı terk etmekte ve Bouvetâde onu izlemekteydi. A hattını geçmek üzereyken Fransız gemisi Bouvetâde bir iki patlama oldu ve Anadolu Hamidiye tabyasınca ateş altındayken 3 dakikada suların altına gömüldü. Derin bir şaşkınlık yaşanıyordu. Queen Elzabeth ve Agamemnon dışındaki bütün gemiler ateşi kestiler. Muhripler ve istimbotlar personeli kurtarmaya gittiklerinde 20 kişi kurtarılabilmiş, 603 kişi sulara gömülmüştü. Bu arada 12.30 sularında Goulois isabet almış ve ağır yaralarla boğazı terk ediyordu. 15.30 sularında mayına çarpan Inflexibleâın durumu kötüydü ama yoğun çabayla Bozcaadaâya ulaştı. 2. Tümen İngiliz gemileri, 3. Tümenin yerini aldığında bu manzara ile karşılaşmıştı. Saat 14.30âda ateşe başlayarak 10 yardaya kadar yaklaştılar. Namazgah tabyasını bombardıman ediyordu. Saat 15.00âte Rumeli Hamidiye daha sonra da Namazgah aldığı isabetle savaş dışına kalmıştı.
Anadolu Hamidiye tabyası hasar görmemişti ve İrrisistibleâa ateş ediyordu. Saat 15.14âde İrrisistibleâın yanında korkunç bir patlama duyuldu. Saat 16.15âte tabyalarda uzaklaşmak isterken bir mayına çarptı. Bu bölgede bir gece önce Nusretâin döktüğü mayınlar hiç hesapta yokken can alıyordu. Bölgenin mayınlı olduğunu anlayan Amiral de Robeck 2. Tümenin geri çekilmesi için emir verdi. 18.05âte geri çekilirken Ocean da mayına çarpmıştı. Güçlü top ateşine rağmen Oceanâın personeli muhripler tarafından boşaltıldı.
18 Martâta yaşananlar şaşkınlık yaratmıştı. Lord Fisher gibi ordusuz bir donanmanın başarıya ulaşamayacağını söylayenler haklı çıkıyor, de Robeck ve Churchill gibi hala donanma ile boğazları zorlayıp İstanbulâa çıkılabileceği düşüncesi yeni hareket planları doğuruyordu.
Kara Savaşları
.
Çanakkale Savaşlarıânda Deniz HarekÖ¢tıânın başarısızlığı umutları Kara HarekÖ¢tıâna çevirmişti.Daha 1 Martâta Yunanistan, Gelibolu yarımadasını işgal etmek, mümkün olduğu takdirde İstanbul üzerine yürümek üzere İngiltereâye üç tümenlik bir kuvvet önermişti. İngiliz ve Fransızlara kalsa öneri kabul edilebilirdi. Ancak Rus Çarı, İngiliz Büyükelçisiâne, hiçbir şart altında Yunan askerinin İstanbulâa girmesine izin vermeyeceğini bildirerek bu tasarıyı önledi.
Londraâda ise, harekÖ¢tı Donanma yalnız mı yapsın, yoksa Kara Ordusu ile birlikte mi hareket etsin tartışması yapılmakta idi. Bir Kara Ordusuna ihtiyaç olduğunu savunanların arasında Lord Fisher geliyordu. Bununla beraber son karar, Savaş Bakanı (Harbiye Nazırı) Lord Kitchenerâindi. O ise, ısrarla elinde birlik olmadığını söylüyordu, ama seçkin bir birlik olan ve İngiltereâde bulunan 29âncu Tümenâe hiçbir görev verilmemişti.
Nihayet Martâta Kitchener Çanakkalecilerin tarafına kayarak 29âncu Tümenin Egeâye sevk edileceğini, Çanakkaleâde bulunan Deniz Piyadelerine Gelibolu Yarımadasıânın temizlenmesinde yardım edeceğini açıkladı. Bu haber Fransa cephesinde buluna İngiliz Generallerinin öylesine büyük tepkisine yol açtı ki, Mareşal sözünü geri alarak 18 şubatâta bu birliğin yerine o sırada Mısırâda bulunan Avustralya ve Yeni Zelanda Tümenlerinin gideceğini bildirmek zorunda kaldı.
Askeri durumu tetkik için Çanakkaleâye gönderilen General Sir William Birdwood, 5 Martâta Kitchenerâa gönderdiği raporda, Donanmanın tek başına Bağazâdan geçemeyeceğine inandığını, kuvvetli bir ordunun karadan donanmayı desteklemesi gerektiğini bildiriyordu. Bu rapor Kitchenerâin bütün tereddütlerini giderdi. 10 Martda 29âncu Tümenin Egeâye gönderileceğini açıkladı. Ayrıca bir Tümen de kendilerinin göndermeleri için Fransızları ikna edeceğini ilave ediyordu.
Böylece Mısırâdaki Anzac Tümenleri ile birlikte 70 bin kişilik bir kolordu bu işe ayrılmış oluyordu.
Birdwoodâun raporuna rağmen, hala donanmanın tek başına Boğazı geçebileceğini düşünenler vardı. Bu karışıklık içinde Kara kuvveti hazır olana kadar Donanmanın harekatını geri bırakmasını, bu suretle Kara ve Deniz Kuvvetlerinin müşterek harekata başlamasının en iyisi olacağını hiç kimse aklına getiremiyordu.
O sıralarda Londraâya hakim olan bu kargaşalık ve belirsizliği, ne yapacağı belli olmayan Sefer Kuvvetiânin Komutanlığına yapılan atamadan anlamak mümkündür. Bu komutan, Kitchenerâin Güney Afrika savaşlarından eski bir arkadaşı General Sir Ian Hamiltonâdu.
Donanma asıl saldırısını yapana kadar, Hamiltonâun birlikleri işe karışmayacaktı. Eğer deneme başarıya ulaşmazsa Hamilton Gelibolu yarımadasına çıkarma yapacak, başarıya ulaşırsa yarımadaya zayıf bir kuvvet bırakıp doğrudan doğruya İstanbul üzerine yürüyecekti. Oradan İstanbul Boğazına çıkarılmış bir Rus Birliği ile birleşmesi umuluyordu.
Türk tarafı ise, 18 Martâta kazandığı zaferden dolayı kendisine olan güvenini tazelemiş, Çanakkaleânin Boğazlarâdan geçilemeyeceğini tüm dünyaya göstermişti. Bu zaferin ardından, Müttefiklerin kaçınılmaz kara harekÖ¢tına karşı Türk tarafı da son sürat hazırlıklara başlamıştı. Çanakkale âde 5. Ordu oluşturulmuş başına da Mareşal Liman von Sanders getirilmişti. Kıyılara dikenli tellerle çevriliyor, birlikler önemli yerlere yerleştiriliyor, müttefiklerin her hareketi gözleniyordu. Müttefik çıkarmasını bekleyen bir başka kişi ise 19. İhtiyat Tümeniânin başında bulunan yarbay Mustafa Kemaldi.
HAVA HAREKATI
İlk motorlu uçağın uçuşundan yedi yıl gibi kısa bir süre geçtikten sonra, 1910 yılında uçaklardan askeri amaçlarla yararlanma düşüncesi ortaya çıkmış ve takip eden yıllarda uçak, yeryüzünde etkin bir taarruz silahı olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Dünyadaki bu gelişmeyi yakından izleyen ve önemini değerlendiren zamanın Harbiye Nazırı Mahmut şevket Paşaânın direktifiyle, 1911 yılında, Genelkurmay başkanlığı bünyesinde askeri havacılıkla ilgili bir şube oluşturulmuş ve Türk Askeri havacılığıânın temeli olan teşkilat kurulmuştur.
Bu yeni silahın edinilmesine büyük önem veren Mahmut şevket Paşa maaşının bir kısmını bağışlayarak uçak alımı için kampanya başlatmış ve bu kampanyaya başta padişah Sultan Reşat olmak üzere Donanma Cemiyeti, subaylar ve bazı zenginler iştirak etmiştir. İki uçaklık para, kısa zamanda toplanmış ve Fransaâdan biri 25 Beygirlik, biri de 50 Beygirlik iki uçak satın almıştır.
Müteakiben, Yeşilköy Safra düzlüğünde Kara tayyare Mektebi, Yeşilköy Feneri yakınlarında da deniz tayyare Mektebi kurulmuş ve havacı personel yetiştirilmek üzere ordu ve donanmadan istekli subaylar seçilmiştir.
Çanakkale Muharebeleri başladığı zaman dünya ve Türk askeri havacılığı mütevazı ve geliştirilmeye muhtaç bir durumda idi.
Çanakkale Muharebeleri havacılık yönünden, yeni silahın gerçek değerinin anlaşıldığı ve bugünkü modern hava kuvvetlerinin temelini atan kahramanları kavramaya çalışırken, icra edilen hava harekatının sadece o günkü müşterek harekata katkısı değil aynı zamanda bugünkü havacılığımıza olan katkısı da düşünülmekte ve hava kuvvetlerinin temelinin atılarak, hava stratejisi ve taktiklerinin oluşturulmaya başlandığı bir harekat noktası olarak değerlendirilmektedir.
Havacılık açısından işte böyle bir ortam içinde, 2 Ağustos 1914 günü seferberlik ilan edilmiş ve buna paralel olarak Yeşilköyâde bulunan deniz uçaklarından 2âsi İzmir, birisi de Çanakkale Müstahkem Mevzi Komutanlığı emrine verilmiştir.
25 Ağustos 1914 tarihinde Çanakkale Nara Meydanıâna konuşlandırılan Nievport tipi deniz uçağı ile, Deniz Yzb. Savmi, ütğm. Fazıl ve ütğm. Cemalâin yaptığı keşif uçuşları sayesinde, bölgedeki İngiliz ve Fransız gemilerinin faaliyetleri izlenmeye başlanmıştır.
18 Mart 1915 tarihine kadar olan dönemde yapılan başarılı hava keşif görevleri hem düşmanın elindeki gemi tip ve miktarını tespit, hem de taarruz hazırlıklarını devamlı takip imkanı sağlamıştır.
18 Mart 1915 günü, havacılarımız erken saatlerde yaptıkları keşif raporunu vermişlerdir.
â Bozcaada önünde, 40 düşman gemisi sayıldı. Bunlardan; 19âu ağır, 3âü hafif olmak üzere 22âsi kruvazör, diğerleri; şilep, destek gemisi ve uçak gemisidir. Sayıları tam olarak saptanamayan denizaltılar görülmüştür. 6 adet zırhlı İngiliz gemisi, muharebe düzeninde boğaza doğru ilerlemekte ve Fransız gemileri de demir almaktadır. â
Bir süre sonra, boğaza giren ve kıyı bataryalarını şiddetle bombardıman eden düşman donanma topçusuna, Ark Royal uçak gemisinden havalanan İngiliz uçakları da ateş tanziminde geniş çapta yardım etmiştir.
18 Mart günü öğleden sonra, havacılarımıza; Limni Adası civarındaki düşman kuvvetlerinin durumunu keşfetmeleri emredilmiştir.
Bir saat içinde görev bölgesine ulaşan pilotlar Mondros Koyuânda 13 harp, 4 nakliye, 29 kömür gemisi olmak üzere toplam 46 geminin bulunduğunu, ayrıca Fransızların Gaulois gemisinin sahil topçumuzun ateşi ile Çanakkale ağzında yara aldığını rapor etmiştir.
Çanakkale Muharebeleri süresince, karşılıklı keşif harekatı devam ederken; Türk havacıları, o tarihler için başarılı sayılabilecek diğer hava görevlerini de icra etmişledir. Bu görevlerden biri 18 Nisan 1915âde yapılmıştır.
O gün Çanakkale Boğazı bölgesinde gittikçe kuvvetlenen ve hava üstünlüğü kurmasından endişe edilen düşman hava gücünü tesirsiz hale getirmek maksadıyla, Bozcaadaâda 18 düşman uçağının konuşlandığı meydana hava taarruzu planlamıştır. Ancak bu meydandaki uçaklar, keşif görevi için daha önceden kalktığından, havada karşılaşılmış, kısa bir hava muharebesinden sonra zayiatsız olarak meydana dönülmüştür. Bu görev amacına ulaşmadıysa da, asli taktik hava görevlerinden olan âmukabil hava harekatıâ nın ilk ve tipik bir uygulaması olması açısından önem taşımaktadır.
Türk uçaklarının meydan taarruzu planlamasından esinlenen İngilizler aynı gün üçer uçaklık iki kol ile meydanımıza taarruz etmişler, ancak uçaklarımız daha önceden meydan içinde dağıtılarak gizlenmiş olduğundan, atılan bombalar hasar meydana getirememiştir. Bu da, ufki dağılma ve gizleme yapılarak, beka tedbirlerinin alınışına güzel bir örnek teşkil etmiştir.
14-19 Mayıs 1915 günleri, güney cephemizdeki karşı taarruzumuzu desteklemek amacıyla; düşman çıkarma gemileri ve ordugahı bombalanmış Mayıs ayı başından itibaren sabit balon ile boğaz gözetlemesi ve topçu atış tanzimi ve birliklerimizi taciz eden manika balon gemisine taarruzlar yapılmış, her hava hücumunda gemi, balonunu toplayıp yer değiştirmek zorunda bırakılmıştır. Böylece bugün âyakın hava desteğiâ olarak bilinen görev tipinin basit bir uygulaması yapılmıştır.
25 Haziranâda; Arıburnu bölgesindeki düşman karargahı üzerine propaganda amacıyla 300 adet ingilizce yazılı bildiri atılmıştır. Bu görev, hava gücünün psikolojik harpte kullanılmasına ilişkin güzel bir örnektir.
30 Kasım 1915âte ise, üsteğmen Ali Rıza, Teğmen Orhanâla beraber, Çanakkale girişinde karaya oturmuş bulunan bir düşman kruvazörüne taarruz etmek için görevlendirilmiştir. Tam bu esnada bir düşman uçağının yaklaştığı görülmüş ve yapılan hava muharebesinde üsteğmen Ali Rıza fransız uçağını makinalı tüfek ateşiyle düşürmeyi başararak Türk havacılık tarihine ilk düşman uçağını düşüren pilot olarak geçmiştir.
Sonuç olarak;
Çanakkale Muharebeleriânde, kahraman kara ve deniz kuvvetlerimiz gibi havacılarımız da, üstün silah ve teknik olanaklara sahip düşmanları karşısında, kendilerine düşen görevleri cesaret ve üstün görev bilinici içinde başarıyla icra etmişler ve resmi İngiliz harp tarihi kitaplarında:
âHarikulade müdafaasında yılmadan mücadele eden ve sonunda başaran düşmanımıza hayran kaldıkâ dedirtmişlerdir.
Çanakkale Muharebeleriânin ileri görüşlü askeri önderleri yeni silahın gereksinimi olan strateji ve taktiklerin oluşturulmasına öncülük etmiştir. Bu kapsamda ulu önder Atatürk şöyle buyurmuştur:
â GÖKLERDE BİZİ BEKLEYEN YERİMİZİ ALMAK ZORUNDAYIZ. YOKSA O YERİ BAşKALARI İSTİLA EDER VE İşTE O ZAMAN BU üLKE VE MİLLET ELDEN GİDER. HALBUKİ BİZ TüRKLER, BüTüN TARİHİMİZ BOYUNCA HüRRİYET VE İSTİKLALE ÖRNEK OLMUş BİR MİLLETİZ.
TAYYARECİLER! şUNU UNUTMAYIN Kİ YARININ EN BüYüK TEHLİKELERİ SEMALARDAN GELECEKTİR. BU SEBEPLE SİZLER DAİMA HAZIR BULUNMAYA VE O şEKİLDE YETİşMEYE GAYRET EDECEKSİNİZ.â
ÇANAKKALE ZAFERİNİN ÖNEMİ VE SONUÇLARI
Çanakkale Cephesiânin deniz harekatı (Boğazâın zorlanması), kuşkusuz sıradan bir askeri harekat, ya da muharebe olayı değildir. Boğazlar, konumu ve tarihi önemi itibariyle, İstanbul Karadeniz kapısı, Çanakkale de Ege Denizi kapısı olarak, geçmişte taşıdıkları ve çağımızda taşımakta oldukları stratejik önem ve değer açısından daima birlikte mütalaa edilmiş ve edilmektedir.
Her iki boğaz, klasik ve dar çerçevede sadece Akdenizâi Karadenizâe, Avrupaâyı Asyaâya bağlayan su geçitleri ya da köprüler değil, Akdenizâin öteki önemli su geçitlerinden Cebelitarık ve Süveyş kanalı ile de bütünleşerek, dünyanın büyük denizlerini (Atlas ve Hint okyanusu gibi) ve büyük kıta kara parçalarını birbirine bağlayan, daha geniş anlamdaki jeopolitik konumuyla, dünya siyaset ve iktisadiyatı üzerine olan etkilerini bu gün de korumaktadır. Bu nedenlerledir ki, Türk Boğazları, uluslararası ilişkilere yön vermede daima odak noktası olmuşlardır.
Gerçekten tarihin eski dönemlerinden beri ön planda, Avrupa ve Asya ülkeleri arasında başlamış olan ekonomik, ticari ve siyasi ilişkilerle, askeri hareketler, sürekli olarak Boğazlar bölgesinde cereyan etmiştir. Başka bir deyişle Boğazlar, dünyanın diğer parçalarında pek görülmemiş ardı arkası kesilmeyen mücadelelere sahne olmuştur.
Boğazların tarihin akışı içindeki stratejik durumu ve jeopolitik konumuyla ilgili yukarıdaki kısa açıklamaların ışığı altında, Çanakkale Muharebelerinin sonuçları üzerindeki değerlendirmeler, kuşkusuz daha bir önem ve anlam taşıyacaktır. Böylesine bir değerlendirmenin daha gerçekçi ve sağlıklı olabilmesi ise, büyük devletlerin Türk Boğazları üzerindeki ulusal emellerine kısaca da olsa, bir göz atılmasını gerektirir.
Birinci Dünya Harbi öncesinin başlıca büyük devletlerinden Almanyaânın, âDrang Nach Osten (doğuya doğru) politikasıâ, Rusyaânın ılık denizlere ulaşma emelleri; İngiltereânin, âdenizlere egemen olan dünyaya hakim olurâ teorisine dayanarak, özellikle XIX. yüzyıldan bu yana güttüğü Rusyaânın Akdenizâe çıkmasını engelleme siyaseti, hep Türk boğazlarında düğümlenmektedir.
Boğazların bu tartışma götürmez önemi konusunda Napolyon âİstanbul bir anahtardır. Istanbulâa egemen olan dünyaya hükmedecektir. Eğer Rusya, Çanakkale Boğazıânı ele geçirecek olursa, Tulon, Napoli ve Korfu kapılarına dayanmış olacaktırâ [431) demekle, Fransaânın Boğazlar üzerindeki duyarlılığını açık seçik ortaya koymuş olmaktadır.
Rusyaânın görüşüyse, Genelkurmay Başkanı Kropatkiânin bir raporunda; XX. yüzyılda Rusyaânın en önemli işinin, Istanbul Boğazıânı ele geçirmek olduğuna işaretle, Osmanlı Devletiâni, Boğazı Rusyaâya bırakmaya hazırlamalı ve Almanya ile anlaşma yapmalıdırâ şeklinde ifadesini bulmaktadır.
Büyük devletlerin Boğazlar üzerindeki kısaca açıklanan bu emelleri, onları kendi aralarında da gizli birtakım mücadelelere yöneltmiştir.
Nitekim, Rus Dışişleri Bakanı Sazanof, Çar tarafından da onaylanan bir raporunda; âBoğazların güçlü bir devletin eline geçmesi, tüm Güney Rusyaânın ekonomik hayatının, o devletin egemenliği altına girmesidirâ demekte ve bu durumun önlenmesi için, Istanbulâun alınmasını önermektedir.
Öte yandan Kasım 1911âde Rusyaânın, Osmanlı Hükümetiâne Boğazlar üzerindeki istekleriyle ilgili bir notasından haberdar edilen Ingiltere ve Fransa, Rus isteklerini reddetmişlerdir.
Keza Rusyaânın bu ve buna benzer çeşitli tarihlerdeki yinelenen daha birçok istek ve baskılarının birbirini izlemesi, Osmanlı Devletiânin Birinci Dünya Savaşıânda Merkez Devletleri safına kaymasında büyük bir etken olmuştu.
Işte Boğazlar üzerindeki bu gizli çıkar çatışmalarıdır ki, Ingiliz ve Fransızlarâı Istanbulâu almaya ve Ruslarâdan önce Karadeniz Boğazıâna el atmaya yöneltmiş ve Çanakkale Cephesiânin açılmasında başlıca etken olmuştur.Ruslara silah ve malzeme yardımı sorunuysa, savaşın sadece görünüşteki nedenini oluşturmuştur.
Böylece büyük devletlerin Türk Boğazları üzerindeki tarihi emellerini ortaya koyarken, bu devletlerden Ingiltereânin bu cephenin açılmasında birinci derecede aktif rol aldığını da belirtmek doğru olur.Nitekim Ingiliz Donanma Bakanı Churchill, cephenin açılmasında büyük çaba göstermiş ve etkili olmuştur.Gerçekten o, bu cephenin açılmasının baş mimari olmuş, Türklerin askeri gücünü ciddiye almamış, olayı basit ve sadece âsınırlı bir cezalandırma hareketiâ olarak görmüştü. En güçlü ve modern silahlarla donatılmış zırhlılarının Boğazâda görünüvermesiyle, Türklerin direnmekten vazgeçeceğini sanmıştı.
Kuşkusuz bu büyük bir yanılgıydı. Ingilizler, Çanakkaleâdeki Türk savunmasını ve askerini sadece matematiksel ölçülere vurup, onun yüksek manevi gücünü görmezlikten gelerek, büyük bir hesap hatasına düştüler ve sonunda, önce denizde, sonra da karada hiç de beklemedikleri amansız cevabı aldılar.Böylece onlar, zaferi Boğazâda, Türk top ve mayınlarına, karada Türk süngüsüne bırakarak çekilip gittiler.
Anlaşma Devletleriânin Çanakkale serüveni bu suretle noktalandıktan sonra, yukarıdaki açıklamaların ışığı altında, Türkiye ve uluslararası politika ve diplomasi tarihi açısından ortaya koyduğu önemli sonuçları da şöylece özetlemek mümkün olur.
|
|
|
NOS Nedir?? |
Yazar: bjkli.akif - 10-11-2006, 07:02 PM - Forum: Motorlu araçlar, araba, motor v.b. modeller
- Yorum Yok
|
![](https://iyibirisi.10tl.net/images/default_avatar.png) |
![nos0ka.jpg](http://img63.imageshack.us/img63/9163/nos0ka.jpg)
(Nitrous Oxide System)
Nitrous Oxide Sistemi'nin çalışma prensibi ve mantığı, emme manifoldundan içeri daha fazla ve soğuk hava alınabilmesini sağlamaktır. Basınçlı bir tüp içerisinde bulunan nitrojen ve oksijen gazı, otomobil içerisinde bulunan bir düğme ile kontrol edilerek istenildiği zaman aktif hale getirilebilir.
Sistem çalıştırıldığı anda, tüpün içinde soğumuş ve hacimce küçülmüş hava motora daha rahat ve miktar olarak da daha fazla girebilmektedir. İçeri girince, motorun sıcaklığıyla genleşen havaya, aynı anda fazla miktarda da benzin takviyesi yapıldığında, silindirler normalde alabileceğinden daha fazla hava ve benzin karışımı aldığı için daha güçlü bir patlama olur ve daha yüksek bir güç oluşur.
Nos sistemlerinde aracın bazı destekleyici parçalarının değişmesi gereklidir. Örneğin benzin yakıt oranının düzenlenebilmesi için elektrikli benzin pompası kullanılması şarttır. NOS modifikasyonunu yapan çoğu tuning firması bu sistemi ancak "tam gaz" durumundayken açılacak şekilde ayarlarlar. Bu sayede herhangi bir unutkanlık sebebiyle üzücü bir kazaya sebep olunması önlenmiş olur.
Nos, insanların tercihleri ve araç özelliklerine uygun bir şekilde yapılır. Araçların mekanik bölümleri bizlerin yaptığı diğer modifikasyon işlemlerini kaldırabilecek niteliktedir, fakat nos'un kuvveti doğru şekilde kullanılmadığı takdirde aracın aktarma organları (debriyaj, diferansiyel, şanzıman) veya motor üniteleri zarar görebilir. Çok önemli bir nokta da Nos'un açık kalma süresinin 5-8sn civarlarında olması gerektiğidir. Aksi taktirde 'fazla güç göz çıkartmaz mantığı' tersine işleyebilir.
Nos, genelde 1.viteste kullanılmaz. Zira 1. vites oranı zaten çok kısa olduğu için çoğu arabanın gücü 1.vites için yeterlidir. Hatta patinaj yaptırmamak için gaza tamamen basmazsınız bile. İşte bu durumda Nos sisteminin de kullanımı anlamsızdır. Patinaja maruz kalmamak için Nos ancak 2. veya 3. viteslerden sonra kullanılır. Birden bire artan performansın, aracı sizin kontrolünüzden dışarı çıkaramayacağı durumlarda yani. Yoksa 1. veya 2. viteste bir arabayı zaptetmesi (sonuna kadar gaza basıyorsanız) biraz zor olabilir
Son olarak, unutmamak gerekir ki kontrollü bir kullanımda Nos çok keyiflidir. Ancak yanlış kullanıldığında motor bloğunu kucaklayıp servise gitmek kaçınılmazdır.
Diğer birkaç not:
Maliyet olarak Nos, yaklaşık 500-600 dolar civarındadır.
Verimli bir Nos uygulaması için sistemin en azından 1500-2000 devirlerinden yukarıda kullanılması tavsiye edilir.
Nos uygulamaları için 92 veya daha üzeri oktanlı kurşunlu veya kurşunsuz benzin kullanılması önerilmektedir. Türkiye'deki süper benzinler 95 oktandır. Fakat normal benzin'in oktanı düşük olduğu için, normal benzinli araçlarda Nos uygulaması süper benzinlilerdeki kadar verim sağlamamaktadır.
|
|
|
Arka kanat nedir? Ne ise yarar? |
Yazar: bjkli.akif - 10-11-2006, 07:02 PM - Forum: Motorlu araçlar, araba, motor v.b. modeller
- Yorum Yok
|
![](https://iyibirisi.10tl.net/images/default_avatar.png) |
Arka kanat yol tutus açisindan gayet hayati bir parçadir.Yapisinda malzeme olarak kompozit materyal kullanilir.Kaba tabiriyle yere basma kuvveti yaratir.
Arka kanat nasil çalisir?
F1 otomobillerinde arka kanat downforce üretmeye yarar.Yani islev olarak uçak kanatlarinin tersidir.(Uçak kanatlari upforce üretirler)F1 arka kanatlari hem islev olarak hem de sekil olarak uçak kanatlarinin tersidir.
- Teknik olarak izah etmek gerekirse:
#Otomobilin hareketiyle beraber, arka kanat üzerine gelen hava molekülleri arka kanadin üst kismindan daha yavas ve daha kalin geçerler, alt kisminda geçenler ise daha hizli ve daha ince hareket ederler. (Çünkü üst kisimdan gelen moleküller kenar denilen ana planyalara çarparlar), böylece açik ve net bir basinç farki olusur. (Fizikte akiskanlar kanununda hizi artan akiskanlarin basinci azalir, hizi azalan akiskanlarin basinci artar). Kisaca arka kanadin alt kisminda basinç ciddi bir sekilde azalir, üst tarafta da basinç çok ciddi olarak artar. Buna tekabülen arka tarafta net bir dikey kuvvet olusur; ve bu kuvvet downforce dedigimiz olaydir ki bu kuvvet sürat arttikça artar. Bunu anlamak için oldukça basit bir deney yapabilirsiniz. A4 kagidinin kisa iki ucundan tutup agziniza yaklastirin ve üfleyin,kagidin asagida olan alt kisminin yukariya dogru hareket ettigini göreceksiniz.Çünkü siz üstten üflüyorken, hava molekülleri hizli hareket edip üst kisimdaki basinci azaltiyorlar, buna karsin açik hava basincida alttan kaldirma uyguluyor. Bu oldukça klasik bir deneydir ama anlasilmasi için islevsel olabilir. Bu teknik hakikaten müthis bir olaydir.
Somut bir veri sunmak için Ferrari Enzo'yu ele alalim. Bu makine sahip oldugu bilgisayar kontrollü yaklasik 6 cm genisligindeki kanadiyla:185-205 km/sa hiz arasinda 334kg'lik downforce, 205-295 km/sa arasinda 585 kg, 295-370 km/sa arasinda ise 775kg ve üstüne çikiyor. Tam 775 kilogram, 80 kilodan 10 kisi koyarsaniz arkasina ancak 800kg. geliyor. Iste downforce bu kadar ciddi kuvvetler yaratabilir..
Arka kanat parçalari nelerdir? Ne ise yararlar?
En basit haliyle 2004 F1 otomobilleri 2 ana planya, ve iki planya tutucudan olusur. Planyalar daha öncede söyledigim gibi downforce üretmeye yararlar. Planya tutucular ise adi üstünde planya tutarlar ve planyalara gereken açilarin verilmesi için üzerlerinde ayar vidalari vardir. Ince yapilari sayesinde rüzgar direnci göstermezler. Yani downforce üretmezler.
Drag etkisi nedir?
Drag etkisi kabaca rüzgar direnci demektir. Bu etki günümüz binek otomobillerinde yok denecek kadar az iken, F1 otomobillerinde ise çok fazladir.Çünkü F1 otomobilini oldugu gibi kaplayan bir kasa bulunmaz.
Arka kanat ayari nasil yapilir,niye yapilir?
Arka kanat planyalari bildigim kadariyla 50 farkli dereceyle çalisiyor.Yani 50'den 0'a dogru gidildikçe downforce ve drag etkisi azaliyor.Tersi yapilinca da downforce ve drag etkisi artiyor. Az downforce ve drag etkisi otomobili daha hizli kiliyor. Ör: Düz bir yolda 50 derece ayarlari bulunan F 2004 302km/h max.hiz yaparsa, sadece kanat ayariyla bu hizi 320-330 km/h'e çekmek mümkün olabilir. Ama tabii ki herhangi bir virajda en avantajlisi en fazla downforce'dur, ama fazla downforce'da düzlüklerde yavas kalmaya neden olur. Iste F1 mühendisleri bu iki ince noktanin ortasini tutturmayi basarirlar. Açikçasi bir aero mühendisinin aklindaki en önemli soru downforce'u nasil arttirip, drag etkisini nasil azaltacagidir.Yani mühendisler bu kavrami daima ters orantili olarak görmek isterler. Böylece otomobilden alinan verim artar.
Arka kanat ayari niçin yapilir?
- Arka kanat ayari:
1) Arabayi daha kolay kullanmak için
2) Virajlarda daha iyi yol tutmak için
3) Düzlükte hizli olmak için
4) Otomobilde over/under steer varsa bunlarin önüne geçmek için.
Arka kanat hangi pistlerde hangi seviyelerde kullanilir?
-Genelde Macaristan, Monaco, Avusturya A1 Ring ve Nürbürgring downforce isteyen pistlerdir. Bu pistlerde yüksek downforce ya da orta-yüksek downforce kombinasyonu en idealdir.
-Kanada, Amerika, Italya düsük downforce pistleridir burada da düsük downforce kombinasyonu çok önemlidir. Monza'da bu yil otomobiller 370 km/h hiza kadar çikabildiler..
Sadece arka kanat mi downforce üretir?
Hayir,otomobilin arka tarafinda difüzör denilen bir parça vardir ve difüzör otomobil için gerekli downforce'un yaklasik %45'ini üretir. Difüzör etkinligi araç yüksekligi sayesinde ayarlanir.Bir de eski zamanlarda kayan kenarlar metodu vardi, yani yer etkili otomobiller. Bu sistem sayesinde otomobil gövdesi oldugu gibi kanat görevi görüyordu.Yani otomobilin altinda basinç yok denecek kadar az oluyordu..Zaten sasi üzerindeki açik hava basinci ve gövdeye çarpan hava moleküllerinin yarattigi downforce birlesince ortaya mükemmel sonuçlar çikiyordu. FIA bu sistemi yasakladi ve sonuçta bugün bu sistemleri en gelismis haliyle spor otomobillerde kullanabilecekken, onlari F1 otomobillerinde görmek bile hayal oldu..
Schumacher, niye düzlüklerde rakiplerinin dibine girmiyor, niçin mahsus ara birakiyorda, düzlügün sonuna dogru geçis yapiyor?
Bu mevzu da konumuza giriyor. Difüzör ve arka kanattan kurtulan hava molekülleri çok hizli bir sekilde yükselise geçerler(Basinç farkindan dolayi).. Ve bu hava molekülleri belli alan içinde bir tarz tirbülans yaratir. Bu tirbülans arkadaki otomobile uzanan havanin seklini bozar, öndeki otomobilin altindan çiktigi için pis havadir zira pis hava otomobilde performans kayiplarina neden oluyor biliyorsunuz.Yani ne kadar oksijen o kadar çok güç..
Yagis durumunda arka kanat pozisyonu nedir?
Yagmur yagdiginda otomobilin daha fazla downforce üretmesi istenir.Bunun için de arka kanat açilari arttirilir,lastik basinçlari degistirilir,otomobilin yerden yüksekligi kizak yapmamasi için arttirilir.(Günlük hayatta yagmurlu havada otobanda ani frenle durus yapanlariniz varsa ne oldugunu çok iyi bilirler.)
5 büyük takimin arka kanatlari:
Ferrari: Ferrari, 2004'teki kural degisiklikleri nedeniyle kaldirilan 3.planyanin %4 downforce kaybina yol açtigini gördü. Bu kayip sadece arka kanat degil de otomobilin tümü gözden geçirilerek ortadan kaldirildi. Ferrari temel olarak geleneksel bir sisteme sahip. F2003GA'da bulunan kesik planyalar bu sene için daha da ileriye tasindi ve kanatlarin ucundaki kesik açisi bu sene daha da arttirilmis durumda. Bir de bazi yarislarda Ferrari özel sekilli alt planyalar kullaniyor,ki bunlarda tamamen hava akimiyla alakali...
Williams: Williams bu sene 2003'tekinden çok az da olsa farkli bir kanat kullaniyor. Temel olarak 2 planya birden sekilli ve planya tutucularda kesikler var. Bu kesikler drag etkisini azaltiyor ve hava akimini düzenliyor. Toyota ve Renault'da ayni sistemi kullaniyor.. Bir de iki planyayi birbirine baglayan garip iki parça var. Bunlara R kanatçigi deniyor ve Hava moleküllerinin daha verimli hareket etmelerini saglayarak daha iyi downforce elde ediyorlar.
Mclaren: Diger bir güzel dizayn ise Mclarenâninki. Mclaren MP4/18 için gelistirdigi kanadi biraz daha ileriye götürdü bu sene. Tamamen kendine has bir sekil kullandilar ve planyalarin birbirlerine göre durumlari oldukça siradisi ve radikal...
Renault: Renault her piste uygun farkli kanatlar üretiyor. Yani sabit bir sistemleri yok.. Ancak yine de her pistte fazlasiyla rekabetçi olabiliyorlar. Sezon basinda kesik olmayan planya tutucular kullandilar ama Malezya'dan itibaren kisa(boydan) ve kesik planya tutuculara geçtiler bunun yaninda plnayalarda yine özel sekiller deniyorlar...
B.A.R Honda:Honda 2003 sisteminin biraz gelismis bir versiyonuyla karsinizda.üst planyanin üzerinde ek bir parça var.(Uzun bir gurney kanatçigi(siyah bant seklinde,Takuma Sato bu yil bir yarista bu parçacikla ilgili sorun yasamisti))Buna dahil olarak Williams'ta bahsettigim R kanatçigina sahipler,ve planyalar için özel sekillerde kullanabiliyorlar.
(Not:Bu yazi 2005 sezonu baslamadan önce yazildigi için 2004âteki verilere dayanarak yazilmistir.2005 yilindaki arka kanat yapisinda planya tutucularinin uzatilmasi disinda pek bir degisiklik yoktur.)
En ideal arka kanat kombinasyonu?
1) Ferrari'nin kesik üst planyasi üzerine B.A.R'in uzun gurney kanatçigi.
2) R kanatçik
3) Renault'daki kisa planya tutucular.
4) Mclarendeki gibi garip yerlestirilmis planyalar.
5) Williams'in planya tutucusundaki kesik.
*Arka kanat evrimi:
Dogrusu arka kanat için henüz müthis seyler yapilmadi.1980'deki de bugünkü de yapi olarak pek farkli degil, tek fark büyüklükler ve 2003-2004 sezonlarinda kesfedilen garip sekiller...
|
|
|
ARAÇLARDA VERİMLİ YAKIT KULLANMA KLAVUZU |
Yazar: bjkli.akif - 10-11-2006, 07:01 PM - Forum: Motorlu araçlar, araba, motor v.b. modeller
- Yorum Yok
|
![](https://iyibirisi.10tl.net/images/default_avatar.png) |
ARAÇLARDA VERİMLİ YAKIT KULLANMA KLAVUZU
1. GİRİş
ülkemizde taşıt sayısı hızla artmaktadır. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana gibi büyük şehirlerde kişi başına düşen taşıt sayısı sürekli artmaktadır. İstanbulâda 1000 kişiye düşen taşıt sayısı 200 adettir. A.B.D.âde bu değer 700 taşıt/1000 kişidir. Batı Avrupa ülkelerinde ise 600 taşıt/1000 kişidir. Yani Türkiyeâde taşıt sayısı artmaya devam edecektir. Taşıt sayısı arttıkça yakıt tüketimi ve trafik yoğunluğundan ileri gelecek karbon monoksit, partikül, hidrokarbon ve azot oksit gibi hava kirleticilerinin emisyonu artacaktır. Yol kapasitesi yeterli değilse taşıtlar birim km.âde daha fazla yakıt tüketirler.
Türkiyeâde belli yaşın üzerindeki araçlardan çok daha az vergi alınmaktadır. Oysa taşıt yaşı ilerledikçe tükettiği yakıt miktarı ve egzozdan atılan kirletici miktarı artmaktadır. Çoğu gelişmiş ülkelerde taşıt yaşı ilerledikçe taşıt vergisi aynı kalmaktadır. Eski araçlar için vergi indirimi söz konusu değildir. Türkiyeâde de benzer uygulamaya geçilmelidir.
Periyodik araç muayenesi, bakımı, tamiratı ve egzoz ölçümü yapılmayan araçlar daha fazla havayı kirletmektedir. Yeterli bakımı ve onarımı yapılmayan dizel araçlar önemli hava kirliliği kaynaklarından biridir.
Özellikle mazotta bulunan fazla miktardaki kükürt; motorun aşınmasına ve egzozdan daha fazla kirleticinin atılmasına, dolayısıyla atmosferde sülfat partiküllerinin artmasına neden olmaktadır.
Taşıtlarda yakıt tüketimini minimize etmek mümkündür. Trafikten ileri gelen kirletici emisyonunu ve sera gazı miktarını minimize etmek için taşıt kullanırken bazı kuralları öğrenir ve yerine getirirsek; yakıt tüketimini en aza indirebiliriz. Yakıt tüketimini azalttığımız zaman egzozdan atılan kirletici emisyonunu da azaltmış oluruz.
Taşıtlardan atılan kirleticiler hem sağlık ve çevre problemlerine, hem de global ısınmaya katkıda bulunmaktadır. Daha temiz bir çevre için; herkesi sağlıklı ve doğru araç kullanmaya davet ediyoruz. Doğru araç kullanarak yakıta daha az bedel ödemek mümkündür. Hep beraber egzozdan atılan sera gazlarını azaltalım ve iklim değişiklinin önlenmesine katkıda bulunalım.
Fransa, Avusturya ve İsviçreâde her yıl ölümlerin %6âsının hava kirliliğinden olduğunu unutmayınız. İngiltereâde her yıl trafikten ileri gelen hava kirliliğinden yaklaşık olarak 19.000 kişi ölmektedir. Türkiyeâde hava kirliliğinin sağlığımız, özellikle çocuklarımız ve yaşlılarımız üzerine etkisini lütfen iyi düşününüz ve gereksiz yere araç kullanmaktan kaçınınız.
2. KLİMA
-Yaz aylarında güneşte kalan aracı çalıştırmadan önce camları açarak araç içindeki aşırı ısınmış havayı dışarı atınız.
- Trafiğin yoğun olduğu yerlerde klimanın devir daim sistemini çalıştırınız. Klimanın devir daim sistemi ile hem kirli havayı içeri almazsınız hem de istediğiniz konfora daha hızlı ulaşırsınız. Yolcu taşıtı içindeki siyah karbon konsantrasyonu 5-90 mg/m3 arasında değiştiğini unutmayınız.
- Aracın kliması çalışırken camları kapalı tutunuz. Aracın kliması ile havayı ısıtamazsınız...!
- Aracınızın klimasını çalıştırdığınızda her 100 kmâde 1.0-2.0 litre extra benzin tüketirsiniz.
- Ozon tabakasının delinmesine neden olan CFCâlerin %10âu şehiriçi bölgelerde taşıt klimalarından ileri gelir.
3. YAKIT
- Yaz aylarında özellikle akşam-gece-sabah saatlerinde benzin satın alınız. Soğuk saatlerde benzin satın alarak hem benzin buharlarının atmosfere kaçmasını önlersiniz hem de daha yoğun benzin satın alırsınız. Unutmayınız ki yakıt pompası yakıt hacmini ölçer, yakıt yoğunluğunu ölçmez. Yakıt yoğunluğu arttıkça daha ağır benzin satın almış olursunuz.
- Yakıtın tipini ve markasını dikkatli seçiniz. Yakıta solvent karıştıran istasyonlardan benzin satın almayınız. Solventli yakıtlar hem aracınızı bozar hem de havayı kirletir. Kaliteli yakıtlar hem daha ekonomik hem de araçlar için daha sağlıklıdır.
- Benzin buharının depo kapağı üzerine baskısını önlemek için yakıt deposunu ağzına kadar doldurmayınız.
- Motorunuzu durdurmadan deponuzu benzinle doldurmayınız.
- Yakıt depo kapağı mutlaka sızdırmaz olmalıdır. Depo kapağından benzin buharlaşmamalıdır.
- Aracınızda kurşunsuz benzin kullanınız. Süper benzin 0.15 g/litre ve kurşunsuz benzin 0.013 g./litre kurşun içerir. Kurşun sağlık açısından çok zararlı bir maddedir. Süper benzin yerine lütfen katkılı kurşunsuz benzin kullanınız. Böylece egzozdan atılacak kurşun miktarını 11 kat azaltabilirsiniz.
- Süper benzin kullanan araçlardan atılan kurşun en fazla 0-6 yaş ile ana rahmindeki çocukları etkilemektedir.
- 1994 yılından itibaren üretilen tüm yerli ve yabancı benzinli taşıtlar kurşunsuz benzin kullanabilirler.
- LPG veya Doğal Gaz temiz yakıttır. Aracınızı LPG veya Doğal Gazlı sisteme lisanslı uzman kurumlarca dönüştürerek hem daha verimli ve ekonomik yakıt tüketimi, hem de daha temiz çevre elde edebilirsiniz.
4. TEKERLEKLER
- Lastiklerin hava basınçları yeterli olmalı. Yeterli miktarda basıncı olmayan lastikler çabuk tahrip olur ve ömrü kısalır. Yol tutuşu zayıflar, patlamaya ve yırtılmaya neden olur.
- Lastiklerin hava basıncını aracınız soğuk iken kontrol ediniz. Sıcak lastiğin hiçbir zaman havasını almayınız.
- Radial lastikler kullanınız. Radial lastikler yakıt tüketimini azaltır.
- Lastiklerin hava basınçlarını ayda bir kontrol ettiriniz. Lastiklere üreticinin tavsiye ettiği yeterli hava basıncı verilmelidir. Lastiklerin hava basıncını aracınız soğuduktan üç saat sonra ölçünüz. Lastiklerin hava basıncı yeterli olmayan taşıtlar, %5âa varan fazla yakıt tüketimine neden olur.
- Aracınızı yüksek hızda sürmeniz lastiklerin daha hızlı tahribatına neden olur.
- Lastiklerin hava basıncı bir birim (1 1bf/in.2 ) düşükse %2 daha fazla yakıt tüketirsiniz.
Bir bar = 14.51 1bf/in.2 eşittir.
5. RÖLANTİ
- Aracınızı 30 saniyeden fazla rölantide çalıştırmayınız. Kış aylarında aracınızı hareket ettirmeden önce motorunuzun ısınması için 1 ila 2 dakika rölantide çalıştırmanız yeterlidir. Bir saatlik rölanti esnasında 3000 gr. sera gazı CO2âi atmosfere atarsınız.
- Trafik hariç bir yerde 30 saniyeden fazla kalıyorsanız aracınızı durdurunuz.
- Gitmeye hazır değilseniz aracınızı çalıştırmayınız.
- Motorunuzu dururken ısıtmak yerine ölçülü kullanarak yolda ısıtınız.
- Aracınızı 10 dakika rölantide çalıştırdığınızda 0.17 litre extra yakıt harcarsınız.
- Rölantide araç hızı sıfır km./saatâdir.
- 4 silindirli bir taşıt bir saat rölantide çalıştırıldığında 1-1.8 litre benzin tüketir.
- İstanbulâda seferde olan 1 milyon taşıt hergün 0.5 saat rölantide çalışsa günde 500.000 litre ve yılda 130.000.000 litre extra yakıt tüketirler.
6. ARAÇ SüRME
- şehiriçi bölgelerde ekonomik ve ideal taşıt hızı 25-95 km./saattir.
- Gaz pedalını devamlı nazikçe kullanınız. Ani kalkışlardan ve duruşlardan kaçınınız. Ani fren yapmaktan kaçınınız.
- Olması gereken vitesten düşük viteslerde aracı kullanarak %45âe varan daha fazla yakıt tüketimine, motorun yorulmasına ve yıpranmasına neden olursunuz. Motoru yormamak için mümkün olduğunca aracınızı uygun viteste kullanınız.
- Aracınızın vitesini nazikçe fakat hızlı olarak değiştiriniz.
- Aracı ani olarak çalıştırıp hızlandırmak normal seyir esnasındaki değerden %60 daha fazla yakıt tüketimine neden olursunuz.
- Aracınızı düz ve sarsıntısız sürünüz. Düz ve sarsıntısız sürme ekonomik yakıt tüketimine neden olur.
- Normal seyir esnasında aracınızın camlarını kapalı tutunuz. Açık camlar araç üzerinde dalgalı rüzgar oluşumuna ve taşıt hızının düşmesine neden olur. Açık camlar, 100 km/saat hızda %4 extra yakıt sarfiyatına yol açar.
- Ekonomik yakıt tüketimi için aracı yavaş yavaş hızlandırınız ve yavaşlatınız.
- 95 km./saat hızın üzerinde sürdüğünüz her 8 km/saat için %10 daha fazla benzin tüketirsiniz.
- Aracınızı 20 km./saat ve daha düşük hızla sürdüğünüzde %50 daha fazla benzin tüketirsiniz.
- Motorunuzu durdurmadan önce vitesi boşa alınız. Aksi durumda atık yakıt atılmasına neden olursunuz.
Aracınızı mümkün mertebe 25 km/saatten düşük, 95 km/saatten yüksek hızda sürmeyiniz. Her iki durumda da hem daha fazla yakıt tüketimine hem de daha fazla kirleticinin atmosfere atılmasına neden olursunuz
7. VERİMLİ YAKIT TüKETİMİ
- Bir taşıtın şehiriçi yollarda verimli yakıt tüketimi en fazla 8 litre/100 km. ve şehirlerarası yollarda en fazla 6 litre/100 km. olmalıdır. Araç satın alırken aracın yaşını ve 100 km de tükettiği yakıt miktarını mutlaka öğreniniz.
- Hava filtresi kirli ve tıkalı ise filtre motora hava akışını engeller. Kirli hava filtresi %10 daha fazla yakıt tüketimine neden olur. Hava filtresini temizleyiniz/temizletiniz veya değiştiriniz.
- Direk enjeksiyon sistemli taşıt satın alınız. Karbüratör esaslı taşıtlar enjeksiyon sistemli taşıtlara göre %10 daha fazla yakıt tüketirler.
- Kirli enjeksiyonlar yakıt tüketimini artırır.
- Bakımlı ve ayarlı bir motor, yakıtı daha verimli tüketir.
- Bakımsız araç hem fazla yakıt tüketir hem de havayı kirletir. Yanlış araç kullanarak hem cebini hem de havanızı kirletirsiniz...!
- Seyahatiniz 5 km.den az ise aracınızı kullanmayınız. Bu mesafede motoru normal çalışma sıcaklığına ulaştırmak mümkün değildir. Böyle durumda toplu taşıma aracını tercih ediniz.
- İlk 5 km içinde aracınızı yüksek hızda sürmekten ve aşırı hızlandırmadan kaçınınız.
- Aracınızın hızını sık sık değiştirmeden belli bir hızda seyrederek daha az yakıtla daha uzun mesafe alabilirsiniz.
- Trafiğin yoğun olduğu saatlerde dur-kalk olayı sık yaşandığı için hem yakıt tüketimi hem de egzozdan atılan kirletici miktarı artmaktadır.
- Aracınızda hava/yakıt ayarını ve egzoz ölçümünü süresi içinde yaptırarak daha az yakıtla daha uzun mesafe alabilirsiniz.
- Yağ filtreleri temiz olmalı. Eski ve kirli yağ filtreleri motor verimliliğini düşürür ve yıpratır. Düşük verimlilikte çalışan motorlar yakıt verimliliğini düşürür.
- -15 oC altındaki sıcaklıklar %30âa varan fazla yakıt tüketimine neden olur.
- Aracınız şehir içinde 7 litre/100 km. den çok daha fazla yakıt tüketiyorsa bu araç sizin için ekonomik değildir. Bu aracın işletme maliyeti yüksek demektir.
- Araç satın alırken şehiriçi bölgelerde en fazla 7 litre/100 km. kurşunsuz benzin tüketen yerine, 10 litre/100 km. benzin tüketen satın alırsanız;
![yakt4bn.png](http://img82.imageshack.us/img82/1007/yakt4bn.png)
Yakıta daha fazla para ödersiniz ve daha fazla kirleticiyi atmosfere atarsınız.
- Yakıtın verimli tüketimini etkileyen en önemli parametrelerden biri de taşıt yaşıdır. Taşıt yaşı arttıkça yakıt tüketimi ve egzozdan atılan kirletici miktarı da artmaktadır. 10 yaşın üzerindeki benzinli taşıtların egzozundan atılan kirletici miktarı 5 yaşın altındaki taşıtlardan atılan kirletici miktarından en az iki kat daha fazladır. 20 yaşın üzerindeki taşıtları mümkünse satın almayınız.
- Yakıtı verimli kullanan taşıtların egzozundan daha az kirletici atılır.
- İşyerleri bünyelerinde çalıştırdıkları araçların yıllık tükettikleri yakıt miktarlarını tespit ederek, bu araçların işletme için verimli olup olmadıklarına karar verilebilir, basit bir hesaplama ile bu bilgileri elde edilebilirler. Yakıt alırken aracın km göstergesindeki km rakamı ve aldığı yakıt miktarı (litre) yıl boyunca not edilmelidir. Böylece bir aracın bir yıl boyunca aldığı mesafe (km) ve tükettiği yakıt miktarı (litre) tespit edilmeli, 100 km. başına tükettiği yakıt miktarı (litre) ve yıllık yakıt maliyeti belirlendikten sonra bu aracın yakıt bakımından çalıştırılmasının ekonomik olup olmadığı belirlenmelidir.
8. FAZLA YüK
- Yolculuk esnasında aracınızı fazla yükle yüklemeyiniz. İstiap haddinin üzerindeki her 45 kg. ek yük, %7 ekstra yakıt tüketimine neden olur. Bir araç şehir içi yollarda normalde 7 lt./100 km. benzin tüketiyorsa ve bu araç üzerine ekstra 45 kg. yük konmuşsa, bu durumda 7.5 lt./100 km. benzin tüketirsiniz.
9. EGZOZ
- Aracınızın egzozundan beyaz duman çıkıyor ve bu en fazla 5 saniye sürüyorsa motor iyidir. Bu uzun süre devam ediyorsa (10 sn.den fazla) motorda bir problem var demektir.
- Egzoz gazı siyahsa hava/yakıt karışımı iyi değil, çok fazla yakıt tüketiliyor ve egzozdan yanmamış hidrokarbon atılıyor demektir. Enjeksiyon sistemini kontrol ettiriniz.
- Taşıtların egzozundan atılan taneciklerin boyutu 2.5 mm den küçüktür. Bu tanecikler, solunum yolu ile ciğerlere kadar kolayca ulaşabilir. Dolayısıyla trafiğin yoğun olduğu yerlerde camları kapamalı ve klima gerekli ise sadece hava devir daim sistemi çalıştırılmalıdır.
- Egzoz gazı mavi renkli ise motor yağ, siyah renkli ise fazla benzin yakıyor demektir. Yani egzozdan hidrokarbon atılır. Hidrokarbon atmosferde duman ve ozon oluşumuna katkıda bulunur.
- Gündüz saatlerinde hava sıcaklığı yükseldikçe benzinin buharlaşması da artar. Yakıt doldururken depodan benzin buharlarının kaçması da artar. Benzin buharlarında kanser yapıcı benzen, toluen ve ksilen gibi maddelerin yanında ozon ve duman oluşumuna neden olan maddeler de bulunmaktadır.
- Aracınızın sıvılarını ayda bir defa kontrol ediniz veya ettiriniz;
Motor yağının siyah/kahverengi,
Soğutucu/antifirizin sarı/yeşil,
Transmisyon sıvısının pembe/kırmızı,
Fren sıvısı veya benzinin açık
Renkte olmasına dikkat ediniz.
|
|
|
OTO LOGOLARININ ANLAMLARI |
Yazar: bjkli.akif - 10-11-2006, 06:59 PM - Forum: Motorlu araçlar, araba, motor v.b. modeller
- Yorum Yok
|
![](https://iyibirisi.10tl.net/images/default_avatar.png) |
RENAULT: Kübist baklava şekli
Renault baklava şeklinin bulunuşu 30'lu yıllara dayanıyor.Amblem klasik ve durgun şekli ile geleceği simgelyor. 1992 yılında küçük değişiklerle, şu an bütün Renault'larda kullanılan yeni bir tasarım yapıldı.
PEUGEOT: Aslanın gücü
Peugeot'un asli işi testere ve tEstere levhalarıYDI. Bir aslan gibi "güçlü"sloganıyla satılan bu ürünlerdeki aslan amblemini Fransızlar, daha sonra ürettikleri arbalarda da kullanmaya başaldı.
MERCEDES BENZ
Daimler Chrysler ile ortak calısıp bir araba yapan CARL BENZâ isim bulamayınca bir tek kızı olan MERCEDES-BENZâin ismini bu arabaya verir.
MERCEDES:hırsızların en çok rağbet gösterdiği bir figür
dünyada en çok tanınan markalar arasında yerini alan Mercedes'i, üç ayaklı yıldız figürü, markanın kara, hava ve sudaki,gücünü tanımlıyor. mercedes ambleminin mucidi Daimler. Mercedes emblemi, dünyada en çok tanınan marka olmanın yanı sıra en çok çalınan figür olarakta ilk sırayı alıyor
CITROEN
ismi ne demek bulamadım. Logosunun çok enteresan buldugum bir hikÖ¢yesi var.
Cıtroeni yapan bu kişinin asıl amacı o zamanlar mercedes gibi büyük firmalara kafa tutmakmış. Sırf bunun için yaptıgı arabada çok sıradışı özellikler varmış. Adam öyle bir yapmışki mesela yaptıgı otomobilin 4 tekerleginden herhangi biri çıkarılınca araba diger 3 tekerlek üzerinde çok rahat bir şekilde hareket edip yoluna devam edebiliyormuş.(Gercektende su an kullanılan citroenlerin 3 teker üzerinde bile ilerleyebildigi söyleniyor. Hatta İstanbulda citroeni olan biri herkesin gozu onunde denemiş bunu. Ama ben inanmadım)Neyse ayrıca bu arabanın muciti yaptıgı arabasının maksimum hızdayken bile virajın sertligi ne olursa olsun hiçbir virajda hiçbir şekilde kesinlikle savrulmayacagını idda ediyormuş. Ve öyleki söyledigi o maksimum hızda diger otomobil şirketlerinin arabalarının savrulmaması imkÖ¢nsızmış.(mercedes bile savruluyormuş). Ardından bu adam soyledigi o maksimum hızda arabasını savuran biri olursa o kişi arabadan sağ çıktıgı takdirde o kişiye bedava araba yapıp verecegini de idda edip herkesin dikkatini çekmeyi başarmış. Bu derece guveniyormuş yaptıgı arabaya. Vel hÖ¢sıl kelam epey bir insan denemiş ama savurmayı başaramamış hiçbiri. Sonunda bu adamın oglu denemeye karar vermiş. Oglu da askeriyede ÇAVUşMUş. Adamın oglu denemiş ve savurmayı başarmış. Ama sonuçta savrulmanın etkisiyle çok feci şekilde can vermiş. Adam gunlerce uzulmuş aglamış. En sonunda oglunun anısına oglunun askeriyedeki rütbesi neyse artık( çavuş) rütbesinin işaretini bu arabaya logo yapmış . Fransızların çift açılı çavuş amblemi, daha önce başka bir Citroen ürünü olan dili çarklarda kullanılıyordu... 1919 yılında arba yapımına başlayan Fransızlar, ürettikleri ilk arabalarında da çift açılı amblemi kullanmayı uygun buldular
OPEL
kurucusu âADAM OPELâin ismidir.
Opel, öncelerisadece dikiş makinaları üretiyordu... 1899 yılında araba üretmeye başlayan Opel, ambleminde tekerlek içinde şimşeğe yer veriyor. Amblemdeki tekerlek güveni, şimşek ise hızzı simgeliyor.
SUBARU
Japon yıldızı
Subaru'nun amblemi, 6 Japon araba üreticisinin birleşmesi ile ortaya çıktı. Oval içindeki 6 yıldız, bir araya gelen firmaları sembolize ediyor.
![150px-BMW-logo.jpg](http://upload.wikimedia.org/wikipedia/zh/e/e3/150px-BMW-logo.jpg)
BMW
Bayern Motor Werken. Yani Bayern Motor Waken demek Bayern Motor Sanayi
Sadece fabrikanın isminin baş harfleri verilmiş.
BMW'nin amblemindeki mavi beyaz renkler, Almanya'nın Bavyera eyaletinden geliyor. 1929yılından bu yana uçak ve motoru üreten BMW, amblemdede üretime uygun lastik içinde dönen pervane figürüne yer veriyor... daha sonra araba üretimine başlayan BMW arabalarındada aynı amblemi kullanmayı tercih etti.
AUDI
Amblemdeki dört yüzük araba birliği için bir araya gelip ittifak kuran dört firmayı simgeliyor. Audi ismi, firmanın eski yöneticilerinden olan mühendisAugust Horch tarafından verildi... Markaya kendi ismini vermeyen Horch, Latince'deki karşlığı olan Audi'yi buldu.
FORD
kurucusu HENRY FORD un ismidir.
Mavi plaka üzerine süslü püslü harflerle yazılı Ford, nostaljik bir geçmişi anımsatıyor. 1903 yılından bu yana kullanılan Fordd ambleminde, geçici bir süre için Köln Katedrali'nin silüeti yer almış.
vOLKSwAGEN
Vw amblemi Porsche mühendisi Franz Xaver tarafından bulundu. Ekim 1948 yılından bu yana markanın iki harfi Almanya'nın Wolfsburg şehrini şereflendiriyor.
TOYOTA
Müşterilere sevgiler
Japon firmanınn kurucusu Kirchiro Toyoda, 1937 yılında üçlü elips kombinasyonu ile güçlü markasının amblemini oluşturdu.Elipsler, araba ile müşteri rasındaki sıcaklığı, ekip ruhunu ve modernizasyonu temsil ediyor.
VOLVO
isveç'in savaş tanrıçası Volvo arabalarını, Isveç'in çeliğini sembolize eden daire ve ok süslüyor.Amblemin yaratıcısı, demir silahlarla donatılmış savaş tanrısı Merih'i simgelediği figürde, aynı zamanda markanın sağlamlığına işaret ediyor.
SEAT
Ispanyol'un S'si ilham verdi.
90'lı yılların başında VW ile birleşmesiyle Ispanyol araba yapımcısı, VW amblemin üstüne prestij, ilericilik ve dinamikliği simgeleyen büyük S harfini yerleştirdi.
![MAZDA_new_logo_BW.jpg](http://www.synlube.com/Logos/MAZDA_new_logo_BW.jpg)
MAZDA
Mahkeme kararıyla yeni amblem
Renault'a büyük benzerliği nedeniyl, açılan davayı kaybeden Japon araba üreticisi Mazda, yeni bir amblem oluşturmak zorunda kaldı. Mazda, kanatlarını açmış bir kartal figürünü amblem olarak kullanıyor.
JAGUAR
Hızlı kedi
araba ve kedi. Güç ve zariflik. Jaguar, arbalarındaki zıplayan kedi figürünü, meydana gelebilecek kazalarda, yayaların yaralanma riskini azaltmak içn değiştirdi. Firma, ürettiği yeni modellerine jaguar yerine, jaguar resimli bir plaket monte ediyor.
FERRARI
Hediyelik beygir
Italyan kontesin 1923 yılında firma kurucusu Enzo Ferrari'ye hediye ettiği at maskot, Ferrari'nin amblemini teşkil etti. Amblemdeki ana renkler sarı ile kırmızı, firma sahibinin yaşadığı komşuşehir Modena'yı ve yarışa olan sevgiyi simgeliyor.
![Porsche-logo-web-210x263.jpg](http://automotivearchitecture.com/sitebuilder/images/Porsche-logo-web-210x263.jpg)
PORSCHE
suebyalı'nın gururu
Porsche amblemi, 1952 yılından bu yana Suebya milliyetçiliğini öne çıkartan simgelere yer veriyor... Amblemdeki siyah at, Almanya'nın Stuttgartşehrinin armasından. Geyik boynuzu ilekırmızı-siyah çizgiler ise almanya'nın Württemberg köyünün flamasından alıntı.
NISSAN
Güneş ve dürüstlük
Markanın, daire içine yazılmış ismi, güneşin doğuşu ile Japon bayrağındaki beyaz zemin içindeki kırmızı noktayı simgeliyor.Amblem, dürüstlüğü ve samimiyeti sembolize ediyor.
MITSUBISHI
samurai erdemi
üç kanatlı baklava şeklindeki amblemde, Samurai armasından esinlenilmiş. firmayı kuran iki Japon aile, tercih ettikleri amblemin sorumluluk bilincini, centilmenliği ve cemiyetler arası uyumu simgelediğine işaret ediyor.
ROLLS ROYCE
sevimli emilyLüks marka Rolls Royce'un kaputundaki zarif şekil 1911 yılından geliyor. şekil, tasarımcının sevgilisini temsil ediyor. Orijinal adı "Spirit of ecstasy"(yeniliğin ruhu). şekle, halk dilinde "emily" adı verildi.
FIAT
özüne dönüş
Fabrica Italiana Automobili orino. Gerçek ismi uzun olduğu için firma sahibi kısaltmayla firmanın marka ambleminioluşturdu. basit amblem 60 yıl aradan sonra 1990 yılında defne ağacı çevreli daire içine yerleştirildi. Amblem firmanın uzn geçmişini ve spor alanındaki başarılarını simgeliyor.
SAAB
Anka kafası
Isveç araba yapımcısı amblemde vatan severliğini ortaya çıkartıyor. Amblemde, firmanın merkezinin bulunduğu Schonen eyaletinin amblemindeki taç giymiş "anka" kafasına yer veriliyor.
LANCIA
Mızraklı amblem
Direksiyon ile bir bayrak Italyan arabası Lancia'nın bütün zarifliğini ortaya çıkarıyor. Mızrak şeklindeki amblemin, firmanın kurucusu, yarışçı Vinceno Lancia'nın soyadı ile ilişkili. Italyanca Lancia'nın Türkçe karşılığı mızrak anlamına geliyor.
SUZUKI
logosu için yarışma düzenlendi.
Suzuki amblemi,300 güzel sanatlar akademi öğrencisini katıldığı bir tasarım yarışmasıyla ortaya çıktı.Firma yetkilileri, "Uzlaştırıcı" buldukları büyük "S" harfini,yüzlerce amblem arasından seçti. Amblem, 1961 yılından bu yana Suzuki markasını temsil ediyor.
SCANIA
tır, kamyon, otobüs ile deniz ve endüstriyel motorları üreticisi firmadır. Tüm dünyaya yayılmış fabrikaları ile özellikle ağır dizel motor üretimi sektöründe önemli markalardan biridir.
Anka kafası
Isveç araba yapımcısı amblemde vatan severliğini ortaya çıkartıyor. Amblemde, firmanın merkezinin bulunduğu Schonen eyaletinin amblemindeki taç giymiş "anka" kafasına yer veriliyor.
SKODA
Çek sembolü. Skoda'nın daire içindeki kanatlı ok, hayal eymeyi, itina göstermeyi, hız ve ilerlemeyi sembolize ediyor. Firma, kullandığı amblemle, bütün arabaların bu vasıflara sahip olduğunu göstermek istiyor.
MASERATI
Maserati kardeşlerin doğduğu Bologna'da bulunan fıskiyeli havuz logoya ilham vermiş. Rönesans döneminden kalma havuz, denizlerin tanrısı Neptün'e ithaf edilmiş. Neptün'ün sembolü üçlü çatal da logo olarak seçilmiş.
HONDA
Honda Başlıca ürünleri otomobil, kamyon ve motorsiklet olan bir Japon otomotiv markasıdır. markanın ısmı kurucusunun soy ısmınden gelmektedır. Sohiciro Honda ve Taico Fujisawa.. Amblemın anlamıysa bılınmemektedır.
ROVER
Rover (MG Rover Grubu) Birmingham`da yer alan Britanyalı otomobil üreticisiydi. Nisan 2005`te borcundan dolayı iflas etti. Temmuz 2005`te Çinli Nanjing Otomobil Grubu tarafından satın alındı, fakat henüz üretime tekrar başlanmadı.
[B]
HYUNDAI
Hyundai, Güney Koreli otomobil üreticisi ve çelik sanayicisi firmadır. Kore dilinde Hyundai şimdiki zaman, asri zaman anlamındadır. Hyundai, aralarında inşaat müteahhitliği, otomobil, gemi yapımı, sigortacılık, elektronik, lojistik de bulunan pekçok alanda etkinlik göstermektedir.
Kore dilinde Hyundai şimdiki zaman, asri zaman anlamındadır
|
|
|
tuna kiremitci - git kendini cok sevdirmeden |
Yazar: bjkli.akif - 10-11-2006, 06:44 PM - Forum: KİTAP, Kitap Yorumları, Kitap Tanıtımı
- Yorum Yok
|
![](https://iyibirisi.10tl.net/images/default_avatar.png) |
Sevmesini de gitmesini de bilenler için: Git Kendini Çok Sevdirmeden. Nostalji, aşk kırıklıkları, evlilik, birbirini sonradan anlamının hüznü ve acılara rağmen hayata tutunma çabaları... Tuna Kiremitçi'nin ilk romanı, bir kazada oğlunu yitirdikten sonra annesinin Eskişehir'deki evine sığınan Arda Akad'ın öyküsünü anlatıyor. Arda'nın ana ocağında genç kızlık yıllarına geri dönüşü ve ilk aşk öyüsünün kahramanı olan erkeğin yirmi üç yıl sonra yeniden ortaya çıkışı...
Sevmek ve gitmek üzerine, 'ince düşünülmüş' bir roman.
DOWNLOAD
şifre: <!-- w --><a class="postlink" href="http://www.tarsussevdalisi.com">http://www.tarsussevdalisi.com</a><!-- w -->
|
|
|
Kader sayınız ve kişiLik anaLiziniz |
Yazar: bjkli.akif - 10-11-2006, 06:41 PM - Forum: Burçlar ve Astroloji
- Yorum Yok
|
![](https://iyibirisi.10tl.net/images/default_avatar.png) |
Bu sayi var olusunuzun gerisindeki amac ve ozellikleri belirliyor.Icinizde sakli olan ozellikler, dusunce biciminiz,kisiliginiz ve yasamdaki amaciniz gizli bu sayi da dogumdan olume kadar bu sayinin isiginda yolunuzu cizeceksiniz.
Kader sayınızı nasıL buLcaksınız !!!?!
Yasam carkinizin kader sayisini bulmak icin dogdugunuz ayin degeriyle dogum gunu ve yilinin sayilarini yan yana toplamaniz gerekiyor.
AyLarın sayı değerLeri
Ocak 1
Subat 2
Mart 3
Nisan 4
Mayis 5
Haziran 6
Temmuz 7
Ağustos 8
Eylul 9
Ekim 1
Kasim 2
Aralik 3
Sira kader sayinizi bulmaya geldi.
Tablodan dogdugunuzun ayin degerini bulup gun ve yil ile birlikte toplayin.
14.eyLüL.1990
14+9+1990=2023
2+0+2+3=7
Kader sayınız 7
KADER SAYISI 1
"ÖNCü" Öncü, lider, yol gosterici ve planlayicisiniz. Gercekten guclu bir kisiliginiz var. Yeriniz kaptan kosku. Baskalarina boyun egmek sizin icin yabanci bir kavram. Son derece yaratici ve yeteneklisiniz.Dusuncelerinizi bir an evvel yasama gecirmek, gerceklestirmek icin gerekli olan mucadeleci ruhu sizde mevcut. Yukselme hirsi ise yasaminizin temelini olusturuyor. Arzu ettiginiz basariya ulasmak icin yilmadan
calisiyorsunuz.Yoneticilik yeteneginiz oldugu icin Olaylara hemen hakim
olabiliyorsunuz.Yasamin her alaninda bu yeteneginiz gecerli. Kararlilik, guc ve irade hirsinizin Araclari. Ve siz bu araclari Buyuk bir beceri ile kullaniyorsunuz. Zaman zaman bu Niteliklerin olumsuz yonlerini sergilediginiz oluyor. Boyle durumlarda son derece saldirgan olabiliyorsunuz. Oysa istediginizi elde etmenin yolu iliskilerinizde inceligi elden birakmadan halletmek.Bazen elestiren ve emreden oluyorsunuz ama size elestiri yapildiginda kahroluyorsunuz.Aslinda son derece hassas bir kalbiniz var.Bu durumda kalbinizin sesini dinleyin.Kisa zamanda hem liderliginizi hemde dostlarinizi yeniden kazanirsiniz.
KADER SAYISI 2
"YARDIMCI" Sizi baskalarindan ayiran iki yonunuz var. Taktik ve insan iliskilerinde gosterdiginiz ustalik ve beceri ile ustesinden gelemeyeceginiz hic bir sey yok.Yasaminizdaki anahtar kelime isbirligi. Uyumsuzluk ve tartismali konular sisteminizi hemen etkiliyor. Bu yuzden basiniza boyle bir sey geldiginde butun gucunuzle durumu duzeltmeye calisiyorsunuz. Zarif bir insansiniz bunun yani sira baskalarini da cok dusunuyorsunuz kirmamaya calisiyorsunuz. Bu yuzden cevrenizden dostlariniz hic eksik olmuyor. Kader Carkinin diger sayilarindan daha mucadeleci bir ruha sahipsiniz ( 9'dan sonra ). Ancak yasamin guzel zevklerinden hic mahrum kalmiyorsunuz. 2 rakami toparlayiciligin sayisidir. Ruhunuzun birlestirici yonunu alevlendiriyor. Mutluluguzun temel kosulu ise uyum yaptiginiz hersey de sanki bir sihir var.Cunku bir kavrami ele alip onun icini doldurmakta ustunuze yok.
Baskalarinin yardima ihtiyaci oldugunda ortaya cikiyorsunuz ama gerektiginde
hic kimsenin yardimi olmadan isinizi kendi basiniza halledebiliyorsunuz.
KADER SAYISI 3
"SECICI" Orgutlenme yetenegi ve yoneticilik sizde toplaniyor. Becerikli bir insansiniz bu ozelliginiz sayesinde basari ve mutluluk dolu bir yasam sizi bekliyor Insanin dogasini ve zaaflarini iyi bildiginiz icin insanligi duzeltmek amacina yonelik meslekler seciyorsunuz. Aslinda cok bagislayici ve halden anlayici bir insansiniz. Otorite en onemli silahiniz. Yonetici olarak girdiginiz her yerde bu silahi kullaniyorsunuz. Ne kadar buyuk bir toplulukla calisirsaniz basariniz ve kazancinizda o derece buyuk olacaktir. Endustri, sirket ve orgutlerde yonetici yeteneklerinizi en iyi sekilde kullanabilirsiniz. Cok cesur bir insansiniz. Amaclariniz ve yapmaniz gerekenleri cok iyi biliyorsunuz. Amaciniz herkesin hareket ozgurlugunden faydalanmasini saglamak. Ama bu da size gore belli bir disiplin icinde olmali. Kendi ozgurlugunuz icin baskalarini incitmekten hoslanmiyorsunuz. Dogal olarak baskalarinin da bunu size yapmasina izin vermiyorsunuz.
KADER SAYISI 4
"DUVARCI" Yasam carkinizin sayisi kareyi simgeliyor. Bu adalet ve esitlik demektir.Siz ise bu karenin tam ortasinda dort tarafiniz cevrili oldugu icin kipirdayamiyorsunuz. Biraz da hareket ve renk lazim degil mi hayatinizda?
Sadece yukariya dogru gelisebiliyorsunuz. Kare yasamin tum pratik yonlerini
temsil ediyor. Ama olaylara degisik acilardan bakmayi basaramiyorsunuz.
Yasam carkina gelecekte olacak iyi seylerin temeli diye de bakabilirsiniz.
Sabirli ve sebatli birisiniz calismaya her an hazirsiniz. Aynen bir duvar
ustasi gibi araclariniz mantik ve yontemdir. Sizin icin belirli kaliplar var,
onlarin disina cikmayi ise hic akliniza getirmiyorsunuz. Sadik ve guvenilir
bir kisisiniz. Ancak muhafazakarlik sizi kisitliyor. Ayrintilar ise sizin
bazi cabalarinizin sonuclanmasini engelliyor. Kendi fikirlerinizi baskalarina zorla kabul ettirmeye calismazsaniz ilerlemeniz daha kolay olacaktir. Bir sanatcinin yada mimarin size kavram olarak sundugu bicimi tum ayrintilari ile gozunuzde canlandirabilirsiniz. Bundan sonra da kendi pratik yaklasiminizla projeyi kagida
dokebilirsiniz. Kimse sizin icin gorev ve sorumluluklardan kaciyor diyemez cunku nerede guvene ihtiyac varsa orada sizi buluyorlar.
KADER SAYISI 5
"YAZICI" Dogustan Merkur ozellikleriniz var. Enerji canlisiniz. Ince bir
zekanizin yani sira iyimser bir kisiliginiz var. Yasam sizin icin cesaret gerektiren
bir macera. Eglenmesini dahasi yasamasini cok iyi biliyorsunuz. Yasamin
degiskenligi sizin degisik ve cesitlilige olan duskunlugunuzle tam bir uyum
icinde oldugundan yasama rahatlikla ayak uydurabilirsiniz. Dunyanin
merkezi olmaktan hoslaniyorsunuz. Ama olmadiginizi bir turlu kabul etmek
istemiyorsunuz. Ozgurlugunuze cok duskunsunuz. Ve hic bir seyin sizi ozgurlugunuzden alikoymasina izin vermiyorsunuz. Sozcukleri kullanmada cok basarilisiniz. Bundan dolayi konusmaya dayali mesleklerde cok basarili olursunuz. Eglence ve yazin dunyasinda bir yildiz gibi parlayabilirsiniz.Ancak ustun konusma yeteneginiz bazen sorunlarada yol acabilir. Bilmediginiz konulara dalarak mahcup olabilirsiniz. Degisken bir karakteriniz var. Bu kotu bir ozellik degil. Kimileri icin bir zevk de denilebilir. Size gore akilli insan zamana ayak uydurmak zorundadir.
Ihtiyaclarinizin neler oldugunu biliyor ve bu ugurda yapmaniz gerekenlerden
kacmiyorsunuz. Sizin icin mutluluga giden yol buradan geciyor. Her ne pahasina olursa olsun almak. Mutluluk kendinizi ifade etmek ve basariya ulasmaktir.
KADER SAYISI 6
"OGRETMEN" Sizin dunyanizin yoneticisi asktir. Aslinda kime asik oldugunuzun cok da onemi yoktur. Ve evrendeki goreviniz bu Felsefiyi ogretmektir. Amaciniz ise baskalarina yardim etmektir. Aska ve ilgiye olan asiri ihtiyacinizin arkasinda kendinize olan guvensizliginiz yatar. Ailede gerceklestirdiginiz huzuru, cevrenize sonrada tum dunyaya yaymak amaclarin en onemlisi. Kabaliga, bayaliga asla tahammul edemiyorsunuz. Ikili iliskiler tercihiniz. Kalabalikta kendinizi savunmasiz hissediyorsunuz. Muzikten, guzel sanatlardan anliyorsunuz. Yasamin guzelliklerine olan sevginizi bu alanlarda uzmanlasarak dile getiriyorsunuz. Kendinizden cok baskalarini dusunme ozelliginiz, sizi genclerin danismani, yaslilarin sirdasi ve dunyanin ogretmeni yapiyor. Cok ender elestiriyorsunuz. Aslinda sizi rahatsiz eden cok az sey var. Yaninizda sevgiliniz olsun yeter. Gorevlerinizin size yukledigi sorumluluk aslinda gorundugunden de agir. Ancak bu agir gorevlerin onemini gayet iyi biliyorsunuz. Yasamdaki gorevlerinizi yerine getirerek buyuk mutluluga ulasabilirsiniz.
KADER SAYISI 7
"MiSTiK" Gozlemci bir yapiya sahipsiniz herseyin ardindaki nedeni aramaniz en buyuk ozelliginiz. Yuzeysel hic bir sey sizi tatmin etmiyor. Tersine merakinizi korukluyor. Mistik konulari, yeni ve eski ilim alanlari ilginizi fazla cekiyor. Tipki bir doktor gibisiniz. Sorunlu insanlar aradiklari huzuru sizde buluyor. Sizin elinizde adeta sihirli bir guc var. Mesafeli tavriniz sizi diger insanlardan ayiriyor. Ancak yasamin derinliklerine inenler sizi anlayabilir,suskun donemlerinize bir anlam verebilir. Nitekim zaman zaman boyle manasizca icinize kapandiginiz oluyor. Insanlar ilk tanisdiklarinda sizden cekiniyor. Dogustan itibarlisiniz adeta. Yeriniz ne olursa olsun daima ilgi uyandiriyorsunuz. Felsefi ve kulturel konulara ilginiz buyuk. Ancak tam olarak cozebilmiz degilsiniz. Muzik yazmak, kesifler yapmak yaraticiliginizi kullanabileceginiz alanlardan. Sizin icin sanatcilarin eserlerinden yararlanmadan yasamak yasamak degil. Bazen yasam sizin icin bir dus kirikligi olsada daha ogreneceginiz cok sey var. Genelde karamsar ve suskun bir yapiya sahipsiniz.Yalniz da yasamayi basarabilecek nadir kisilerdensiniz. Hayat konusunda bazen umutsuzluga dustugunuz de oluyor. Ancak felsefi bakis aciniz yasamin nereden kaynakladigini ortaya cikaracak kudrette.
KADER SAYISI 8
"SANATCI" Herseyi net olarak ifade etme yetenegine hatta herseyi net olarak hissetme yetenegine sahip olmasanizda, zekanin yasaminizda buyuk bir onemi var. Cok cesitli konulardan zevk aliyorsunuz. Zamaninizi buyuk kismini da hayallere ayiriyorsunuz. Fakat yasamin salt eglence olmadiginin farkindasiniz. Cok yonlu olmak en buyuk ozelliginiz. Cok ve cesitli yetenekleriniz var. Cabuk kavramak da bunlardan biri. Fakat insanlar hakkinda kolay yanilgiya dusuyor, gercek yuzlerini cok gec farkedebiliyorsunuz. Bilgiye aninda ulasmanin yollarini biliyorsunuz. Ancak bilime yeteneginiz ve duskunlugunuz fazla degil. Cunku zamaninizin cogunu gercek bir bilim adami gibi bilime adamak yerine daha sanatsal ve sportif faaliyetlerden hoslaniyorsunuz. Hossohbet ve eglencelisiniz. Bu ozellikleriniz de kolay arkadas edinmenizi sagliyor. Pek cok insan sizi seviyor ama sizi gercekten anlayan cok az insan oluyor. Bunun sebebi karmakarisik ruhunuzun derinliklerine inebilmeyi cok az kisinin basarabilmesi. Ugrastiginiz size zevk veren konulardan cabuk bikiyorsunuz. Olaylari genelde oldugu gibi kabulleniyorsunuz.Yani fazla dert edinmiyorsunuz.Zaten mucadele etmekten de hoslanmiyor cabuk pes ediyorsunuz. Kivrak zekaya sahip oldugunuzdan baskalarini acimasizca elestirmek ten kacinmiyorsunuz. Sozcukleri kullanmadaki yeteneginiz iyi bir elestirmen, yazar, konusmaci, ya da sunucu olmanizi saglayabilir. Sevgisiz yasamayan bir insansiniz. bu yuzden sizi seven ve anlayan biriyle birlikte olmadikca mutlu olmaniz mumkun degil.
KADER SAYISI 9
"METAFIZIKCI" Yasaminiz, perdenin gerisindeki esrari, ruhun ve gizli ilmin ardindaki anlami cozmekle geciyor. Yasaminizin amaci gercegi yalnizca gercegi ogrenmek Bu konuda cok basarili oldugunuz da bir gercek. İnsanlari tanimak icin genellikle 5 dk. gozlemlemeniz yeterli. Hayati seviyor fakat cok az kisiyi sevmeye deger buluyorsunuz. Hayatinizin her alaninda comert ve kusursuz olmak istiyorsunuz. Karsinizdakilerin de en az sizin kadar kusursuz ve guvenilir olmasini bekliyor, bu yuzden zaman zaman cok aci cekiyorsunuz. Cok guclusunuz fakat cabuk incinen altin bir kalbe sahibisiniz. Cok az insana gercek sizi tanima firsati veriyor, onlara da fazlaca deger veriyorsunuz. Psikolojik olaylari anlama yeteneginiz muazzam. Ancak sizin disinizda gelisen olaylar sizi ve ruh halinizi fazlasiyla etkiliyor.Bagimsizliginiza ve ozgurlugunuze duskunsunuz . Yine de sevgiyi herseyin ustunde tutuyorsunuz. Hayatiniz karisikliklari cozmek uzerine kurulu oldugu icin mucadele etmekten yorulmuyorsunuz. Hemen her seviyeden insanla anlasma yetenegine ve sonsuz sabra sahipsiniz. Insanlarin ihtiyaclarini onlar soylemeden anliyor ve yardimlarina kosuyorsunuz. Cok iyi bir dinleyici, gozlemci ve yol gostericisiniz bu yuzden iyi bir psikolog veya konusmaci olabilirsiniz.
--------------------------------
benimki
05.05.1987
5+5+1987=1997
1+9+9+7=26
Çogunlugu bana uyuyor
2+6=8
|
|
|
|