Konuyu Oyla:
  • Toplam: 0 Oy - Ortalama: 0
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
çanakkale - mehmet akif ersoy
#1
ÇANAKKALE şEHİTLERİNE


şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayփ¢sızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle- "Bu bir Avrupalı!"
Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yփ¢hud kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvփ¢m-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihփ¢nın duruyor karşısında,
Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengփ¢renk;
Sփ¢de bir hփ¢dise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindփ», kimi yamyam, kimi bilmem ne belփ¢...
Hani, tփ¢'փ»na da zuldür bu rezil istilփ¢!
Ah, o yirminci asır yok mu, o mahhlփ»k-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcud ise, hakkıyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrփ¢rı hayփ¢sızcasına.
Maske yırtılmasa hփ¢lփ¢ bize փ¢fetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbփ¢b,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harփ¢b.

Öteden sփ¢ikalar parçalıyor փ¢fփ¢kı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mփ¢kı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lփ¢ğam,
Atılan her lփ¢ğamın yaktığı yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkփ¢z-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak,
Boşanır sırtlara, vփ¢dilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nփ¢merd eller,
Yıldırım yaylımı tփ»fanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyփ¢re.

Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hփ¢şÖƒÂ¢, edecek kahrına rփ¢m?
Çünkü te'sis-i İlփ¢hփ® o metin istihkփ¢m.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Hudփ¢'nın ebedփ® serhaddi;
"O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme" dedi.
փ‚sım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nփ¢musunu, çiğnetmeyecek.
şÖƒÂ»hedփ¢ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükփ» olmasa, dünyփ¢da eğilmez başlar...
Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilփ¢l uğruna, yփ¢ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdփ¢d inerek öpse o pփ¢k alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvփ¢ra da yetmez o kitփ¢b...
Seni ancak ebediyyetler eder istiփ¢b.
"Bu, taşındır" diyerek Kփ¢'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da ridփ¢ namıyle,
Kanayan lփ¢hdine çeksem bütün ecrփ¢mıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyփ¢'yı uzatsam oradan;
Sen bu փ¢vizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtփ¢bı getirsem yanına,
Türbedփ¢rın gibi tփ¢ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile փ¢vizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.

Sen ki, son ehl-i salibin kırarak salvetini,
şarkın en sevgili sultփ¢nı Salփ¢haddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclփ¢line ettin hayran...
Sen ki, İslփ¢m'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrփ¢mı adın;
Sen ki, a'sփ¢ra gömülsen taşacaksın... Heyhփ¢t!
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihփ¢t...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana փ¢guşunu açmış duruyor Peygamber.

Mehmet Akif Ersoy
Ara
Cevapla


Hızlı Menü:


Şu anda bu konuyu okuyanlar: 1 Ziyaretçi


10tl.net Destek Forumu -

Online Shopping App
Online Shopping - E-Commerce Platform
Online Shopping - E-Commerce Platform
Feinunze Schmuck Jewelery Online Shopping