01-26-2007, 05:48 PM
KIRMIZI İBİKLİ KüÇüK TAVUK
Zamanın birinde bir çiftlikte kırmızı ibikli küçük bir tavuk yaşarmış. Tavuk kendi yiyeceğini kendi bulur ve bu güzel çiftlikte çok mutlu bir hayat yaşarmış. Bir gün buğday taneleri bulmuş ve bunları ekerek daha çok yiyecek elde edeceğini düşünmüş. Ancak nasıl ekeceğini bilmediği için arkadaşlarından
yardım istemiş:
- Bu buğday tanelerini ekmek için kim bana yardım edecek ?
Ördek cevaplamış:
- Ben yardım edemem, ancak istersen sana kahve tohumu satabilirim. Buğday yerine kahve ekersen, çok para kazanır ve istediğin kadar buğday alırsın.
Domuz oradan seslenmiş:
- Ben de yardım edemem, ancak kahve ekersen ürünlerini ben satın alırım.
Fare hemen atlamış:
- Ben buğday ekiminden anlamam ancak kahve ekmek için gereken parayı sana borç verebilirim, sonra ödersin.
Ticaretten ve tarımdan anlamayan kırmızı ibikli şirin tavuk, bu sözler
sonrasında kahve ekmeye karar vermiş ve buğdaydan vaz geçmiş. Ancak kahve
nasıl ekilir bilmediğinden yine yardım istemiş:
- Kahve ekmek için kim bana yardım edecek ?
Ördek:
- Ben yardım edemem, ancak kahvenin çabuk büyümesi için gereken gübreyi sana satabilirim demiş.
Domuz:
- Ben kahve yetiştirmekten anlamam ancak kahveleri zararlı böceklerden korumak için ilaca ihtiyacın var, istersen sana satarım demiş.
Fare de:
- Gübre ve ilaç için gereken parayı istersen sana borç olarak veririm demiş.
Sonunda kırmızı ibikli tavuk çalışmaya başlamış, çalışmış çalışmış. Kahve yetiştirmek buğday yetiştirmekten daha zormuş ve daha çok gübre ve ilaç gerekiyormuş. Ama tavuğumuz sonunda çok zengin olacağını hayal ederek
sabretmiş. Ve sonunda hasat zamanı gelmiş ve gerçekten de tavuk çok miktarda
ürün elde etmiş, kendisine yol gösteren arkadaşlarına seslenmiş:
- Kahveleri satmama kim ardım edecek.
Ördek:
- Ben yardım edemem, ancak kahveleri işlemek ve paketlemek için benim fabrikama getirmelisin.
Domuz:
- Ben de yardım edemem, zaten her önüne gelen kahve ektiği için kahve fiyatları çok düştü, senin kahven beş para etmez.
Fare:
- Ben bu işlerden anlamam, ayrıca artık sana verdiğim borçları ödemen lazım.
Sonunda kırmızı ibikli küçük tavuk gerçeğin farkına varmış ve buğday yerine kahve ekmenin büyük bir hata olduğunu anlamış, çünkü borç içinde imiş ve yiyecek tek bir lokması yokmuş. Açlıktan ölmemek için yine yardım istemiş:
- Yiyecek bir kaç lokma bulmama kim yardım edecek ?
Ördek:
- Ben yardım edemem, senin hiç paran yok.
Domuz:
- Ben de yardım edemem, zaten herkes kahve ektiği için buğday eken kalmadı, yiyecek yok.
Fare:
- Ben yiyecek bulamam. Ancak bana borçlarını ödemediğin için para yerine
senin tarlanı almak zorundayım, iyi bir tavuk olursan, belki senin o tarlada boğaz tokluğuna çalışıp, benim için buğday yetiştirmene izin verebilirim.
şimdilerde bizim kırmızı ibikli küçük tavuğumuz, artık farenin olan
eski tarlasında buğday yetiştiriyor ve karnını doyurmaya çalışıyor.
------------------------------------------------------------
Kaynak : İngiltere de ilkokullarda okuma kitabı olarak okutulan "The Little
Red Hen" kitabından alınmıştır .
Acı bir hikaye, kısa, basit...
Adamların dünyanın en sömürgecisi olmasına şaşmamak lazım, ilkokuldan başlıyorlar ...
Zamanın birinde bir çiftlikte kırmızı ibikli küçük bir tavuk yaşarmış. Tavuk kendi yiyeceğini kendi bulur ve bu güzel çiftlikte çok mutlu bir hayat yaşarmış. Bir gün buğday taneleri bulmuş ve bunları ekerek daha çok yiyecek elde edeceğini düşünmüş. Ancak nasıl ekeceğini bilmediği için arkadaşlarından
yardım istemiş:
- Bu buğday tanelerini ekmek için kim bana yardım edecek ?
Ördek cevaplamış:
- Ben yardım edemem, ancak istersen sana kahve tohumu satabilirim. Buğday yerine kahve ekersen, çok para kazanır ve istediğin kadar buğday alırsın.
Domuz oradan seslenmiş:
- Ben de yardım edemem, ancak kahve ekersen ürünlerini ben satın alırım.
Fare hemen atlamış:
- Ben buğday ekiminden anlamam ancak kahve ekmek için gereken parayı sana borç verebilirim, sonra ödersin.
Ticaretten ve tarımdan anlamayan kırmızı ibikli şirin tavuk, bu sözler
sonrasında kahve ekmeye karar vermiş ve buğdaydan vaz geçmiş. Ancak kahve
nasıl ekilir bilmediğinden yine yardım istemiş:
- Kahve ekmek için kim bana yardım edecek ?
Ördek:
- Ben yardım edemem, ancak kahvenin çabuk büyümesi için gereken gübreyi sana satabilirim demiş.
Domuz:
- Ben kahve yetiştirmekten anlamam ancak kahveleri zararlı böceklerden korumak için ilaca ihtiyacın var, istersen sana satarım demiş.
Fare de:
- Gübre ve ilaç için gereken parayı istersen sana borç olarak veririm demiş.
Sonunda kırmızı ibikli tavuk çalışmaya başlamış, çalışmış çalışmış. Kahve yetiştirmek buğday yetiştirmekten daha zormuş ve daha çok gübre ve ilaç gerekiyormuş. Ama tavuğumuz sonunda çok zengin olacağını hayal ederek
sabretmiş. Ve sonunda hasat zamanı gelmiş ve gerçekten de tavuk çok miktarda
ürün elde etmiş, kendisine yol gösteren arkadaşlarına seslenmiş:
- Kahveleri satmama kim ardım edecek.
Ördek:
- Ben yardım edemem, ancak kahveleri işlemek ve paketlemek için benim fabrikama getirmelisin.
Domuz:
- Ben de yardım edemem, zaten her önüne gelen kahve ektiği için kahve fiyatları çok düştü, senin kahven beş para etmez.
Fare:
- Ben bu işlerden anlamam, ayrıca artık sana verdiğim borçları ödemen lazım.
Sonunda kırmızı ibikli küçük tavuk gerçeğin farkına varmış ve buğday yerine kahve ekmenin büyük bir hata olduğunu anlamış, çünkü borç içinde imiş ve yiyecek tek bir lokması yokmuş. Açlıktan ölmemek için yine yardım istemiş:
- Yiyecek bir kaç lokma bulmama kim yardım edecek ?
Ördek:
- Ben yardım edemem, senin hiç paran yok.
Domuz:
- Ben de yardım edemem, zaten herkes kahve ektiği için buğday eken kalmadı, yiyecek yok.
Fare:
- Ben yiyecek bulamam. Ancak bana borçlarını ödemediğin için para yerine
senin tarlanı almak zorundayım, iyi bir tavuk olursan, belki senin o tarlada boğaz tokluğuna çalışıp, benim için buğday yetiştirmene izin verebilirim.
şimdilerde bizim kırmızı ibikli küçük tavuğumuz, artık farenin olan
eski tarlasında buğday yetiştiriyor ve karnını doyurmaya çalışıyor.
------------------------------------------------------------
Kaynak : İngiltere de ilkokullarda okuma kitabı olarak okutulan "The Little
Red Hen" kitabından alınmıştır .
Acı bir hikaye, kısa, basit...
Adamların dünyanın en sömürgecisi olmasına şaşmamak lazım, ilkokuldan başlıyorlar ...